Giriş
İdari yargılama hukuku, kamu gücü kullanan idarenin işlemlerine karşı bireylerin hak arama yollarını kullanabileceği bir yargılama alanıdır. Bu yargılamada taraflar arasında tam bir denklik olmasa da idari işlemlerin denetlenmesi amacıyla taraflara belirli haklar sağlanmıştır. Bu kapsamda ıslahın bu haklardan biri olduğunu ve dava sürecinde tarafların beyanlarını düzeltme veya değiştirme hakkını ifade ettiğini belirtmek mümkündür. Ancak, idari yargılamada ıslahın kullanımı, adli yargıya kıyasla daha sınırlı ve tartışmalı bir alandır.
Islah Kavramı
Islah, genel anlamda tarafların dava sürecinde yapmış oldukları hataları düzeltmeleri için taraflara tanınan bir olanaktır. Türk hukuk sisteminde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 176. maddesi ve devamında ıslahın hükümleri düzenlenmiştir. Islahın amacı, davanın esasına dokunmaksızın tarafların yaptıkları hatalarının düzeltilmesidir. Adli yargıda taraflar, davanın herhangi bir aşamasında ıslah talebinde bulunarak beyanlarını düzeltebilir veya genişletebilirler.
Ancak idari yargıda bu durum farklılık göstermektedir. İdari yargılamada davanın niteliği gereği idarenin yaptığı işlem, genellikle belirli bir idari tasarrufun hukuka aykırılığının tespiti amacını taşımaktadır. Bu husus da ıslahın sınırlarını daraltan bir durum yaratmaktadır.
İdari Yargılamada Islahın Uygulanabilirliği
İdari yargılamada, ıslahın uygulanabilirliği konusundaki temel tartışma, idari işlemlerin kesin ve yürütülebilir nitelikte olmasıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (“İYUK”) ıslaha dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Danıştay ve idare mahkemelerinin kararlarında, tarafların ıslah talebinde bulunabileceği durumlar da sınırlı olarak kabul edilmektedir. Belirtmek gerekir ki; mahkemeler tarafından özellikle davanın konusu ve tarafları üzerinde ıslah talebi pek kabul görmemektedir. Bunun nedeni, idari işlemlerin belirli bir kişiye veya olaya yönelik olması ve bu işlemin ıslah yoluyla değiştirilmesinin kamu düzeni açısından sakıncalar doğurabilecek olmasıdır.
Islahın sınırlı uygulanabilir olduğu bazı durumlar ise şunlardır:
- Dava dilekçesindeki şekil hatalarının düzeltilmesi: Dava dilekçesinin belirli unsurlarında (örneğin, taraf bilgileri veya maddi hatalar) ıslah talebinde bulunulması mümkündür.
- Taleplerin genişletilmesi veya daraltılması: Davacının dava dilekçesindeki talep sonuçlarını genişletmesi veya daraltması, sınırlı hallerde kabul edilmektedir. Ancak, burada önemli olan husus, dava konusu işlemin özünü değiştirmemek kaydıyla bu talepte bulunulmasıdır.
- Eksik delillerin tamamlanması: İdari yargılamada delillerin tamamlanması veya düzeltilmesi, yargılamanın adil yürütülebilmesi için kabul edilen bir uygulamadır.
- Tam yargı davaları: Tam yargı davalarında idarenin işlem veya eylemi nedeniyle kişisel hakları ihlal edilen bireylerin maddi ve/veya manevi zararlarının tazmini amaçlanmakta olduğunda taraflar ıslah ile zarar miktarının değiştirilmesini veya artırılmasını talep edebilirler.
Bu doğrultuda, idari yargılamada ıslahın sınırlı bir alanda uygulanabilir olması, yargılamanın hızlı ve etkin yürütülmesini sağlamak olarak açıklanabilir. İdari yargıda, idarenin yaptığı işlemlerin denetimi, bireylerin hak arama özgürlüğü ve kamu düzeni arasında denge sağlanması gereken bir süreçtir. Bu kapsamda takdir edilecektir ki; ıslah talebinin kapsamının genişletilmesi, bu dengeyi bozabilecek sonuçlar doğurabilir. Özellikle davanın konusu üzerinde yapılacak bir değişiklik, idarenin yaptığı işlemin hukuka aykırılığı tespit edildikten sonra bile süreci uzatabilir.
Tam Yargı Davalarında Islah
Tam yargı davaları, idarenin işlem veya eylemi nedeniyle kişisel hakları ihlal edilen bireylerin maddi ve/veya manevi zararlarının tazmini amacıyla açtıkları davalardır. Bu davalarda davacının talepleri, genellikle zarar miktarına ilişkin olmaktadır. Bu yüzden, tam yargı davalarında ıslah talebi, zararın tazmini açısından önem taşımaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, taraflarca davanın konusunu genişletmeye yönelik ıslah taleplerinin ileri sürülmemesidir.
Bu kapsamda, tam yargı davalarında en sık karşılaşılan ıslah taleplerinden biri, zarar miktarının değiştirilmesi veya artırılmasıdır. Özellikle dava sürecinde delillerin değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan zarar miktarının değişmesi veya davacının ilk başvuruda eksik bir talepte bulunması durumunda, zarar miktarının artırılması amacıyla ıslah talebinde bulunulması mümkündür. Ancak, idari yargının kamu düzenini koruma amacıyla sınırlandırılmış yapısı nedeniyle bu talep belli kurallara bağlıdır.
Nitekim Danıştay ve idare mahkemelerinin kararları incelendiğinde, zarar miktarının artırılmasına ilişkin ıslah taleplerinin belirli koşullar altında kabul edildiği görülmektedir. Örneğin, ilk dava dilekçesinde belirlenen zarar miktarının eksik ya da yanlış hesaplanmış olması durumunda, ıslah yoluyla bu miktarın düzeltilmesi mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte, idarenin savunma hakkını zedelememek adına, zarar miktarındaki artışların makul ve ölçülü olması gerektiği kabul edilmektedir.
İdari yargılama hukukunda, özellikle tam yargı davalarında dikkat çeken bir diğer sınırlama ise dava konusunun genişletilmesi yasağıdır. Bu yasağa göre, ıslah talebiyle davanın kapsamını genişletmek, yani yeni talepler eklemek veya farklı bir zararın tazminini talep etmek mümkün değildir. Örneğin, bir tam yargı davasında sadece maddi tazminat talep edilmişken, ıslah yoluyla manevi tazminat talebinde bulunulması kabul edilmemektedir.
Sonuç
İdari yargılamada ıslah, adli yargıya kıyasla daha dar bir alanda uygulanabilen bir kurum olarak adlandırılabilir. Islahın temel amacı, yargılamada tarafların yaptıkları hataların giderilmesine olanak tanımak olsa da idari yargının kendine özgü yapısı nedeniyle bu hak, belirli sınırlarla çevrelenmiştir. Bununla birlikte idari yargılamada ıslah, tam yargı davaları bakımından özellikle zarar miktarının düzeltilmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, ıslahın dava konusu üzerinde genişletici bir etki yaratmaması ve idarenin savunma hakkını zedelememesi için sıkı bir biçimde bu talep sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda tam yargı davalarında ıslah yoluyla zarar miktarının artırılması mümkün olmakla birlikte, bu talebin belirli koşullara ve sınırlamalara bağlı olduğunu söylemek de mümkündür. Herhalde davacının ıslah talebiyle yaptığı düzeltme, davanın esasına dokunmamalı ve savunma hakkını ihlal etmemelidir.