Mart 11, 2025

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Taşıyanın Mutlak Sorumsuzluk Halleri

GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), taşıyanın sorumluluğunu belirlerken, çeşitli mutlak sorumsuzluk hallerini öngörmüş ve bu durumları net bir şekilde düzenlemiştir. TTK, taşıyanın yükünü hafifletmeyi amaçlarken, bazı hallerde taşıyanın sorumluluğunu sınırlandırmakta veya tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu mutlak sorumsuzluk hallerinden bazıları, taşıyanın kusuru dışında gerçekleşen olaylara dayanırken, bazıları da taşıyanın sorumluluğunu belirli koşullarda geçersiz kılmaktadır. Geminin sevk ve başkaca teknik yönetimindeki kusur, yangın, denizde kurtarma faaliyetleri ve eşyanın cins veya değerinin kasten yanlış bildirilmesi gibi durumlar, taşıyanın mutlak sorumsuzluğunun temel unsurları arasında yer almaktadır.

TAŞIYANIN GENEL SORUMLULUĞU

Taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan sorumluluğu sözleşmesel bir sorumluluktur. Taşıyan sözleşmeden doğan yükümlülüklerini hiç veya gereği gibi yerine getirmezse genel esaslara göre bundan ileri gelen bütün zararlardan, kusursuzluğunu ispat etmedikçe kusur sorumluluğu kapsamında sorumlu olacaktır.

TTK kapsamında taşıyanın sorumluluğu, sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiştir. Bu sorumluluk hallerinin ilki, TTK madde 1141’de yer alan “taşıyanın gemiyi denize, yola ve yüke elverişli bulundurma yükümlülüğü” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, taşıyan, gemiyi denize, yola ve taşıma yapılacak yüke uygun bir şekilde bulundurmakla yükümlüdür. Bu sorumluluk, taşıyanın başlangıçtaki kusursuzluk durumundan kaynaklanabileceği gibi, taşıma sırasında meydana gelen elverişsizliklerden de kaynaklanabilir. Yani, taşıyan, gemiyi taşıma için uygun hale getirmediği takdirde, sorumlu tutulabilir.

TTK’nın 1141. maddesinde belirtilen yükümlülüğün devamında, taşıyanın sorumluluğu daha ayrıntılı düzenlemelerle ele alınmıştır. Örneğin, taşıtanın iznini almadan taşınan eşyayı başka bir gemiye yüklemesi sonucu ortaya çıkan zararlardan TTK madde 1150’de; izinsiz olarak eşyanın güvertede taşınması nedeniyle meydana gelen zıya, hasar veya geç teslimat gibi durumlar için TTK madde 1151’de taşıyanın sorumluluğu belirlenmiştir. Ayrıca, taşıyanın haklı bir sebep olmaksızın rotadan sapması durumunda meydana gelen zararlara ilişkin düzenlemeler ise TTK madde 1113 ve madde 1220’de yer almaktadır.

Bunların yanı sıra, taşıyanın sorumluluğu, gemiyi başlangıçta denize, yola ve yüke elverişli bir halde bulundurmamaktan kaynaklanan zararlardan, eşyayı izinsiz başka gemiye yükleme veya aktarma, izinsiz güvertede taşıma, ya da haklı bir neden olmaksızın rotadan ayrılma gibi durumlar nedeniyle meydana gelen eşya kaybı, hasar veya geç teslimat gibi zararlardan da doğmaktadır. Bu sorumluluk hallerinin tamamı, TTK madde 1178’de düzenlenmiştir. Taşıyanın veya adamalarının kast veya ihmallerinden doğmayan sebeplerden taşıyanın sorumlu tutulmayacağı TTK madde 1179’da hükme bağlanmış olup ispat şartıyla taşıyana sorumluluktan kurtulma imkanı tanınmıştır.

TAŞIYANIN MUTLAK SORUMSUZLUK HALLERİ

A. Geminin Sevki ve Başkaca Teknik Yönetimindeki Kusur

Türk Ticaret Kanunu madde 1180’e göre, eşyaya zarar gelmesi veya gecikmeli teslim edilmesi, geminin sevkine ya da başkaca teknik yönetimine bağlı bir olaydan kaynaklanıyorsa, taşıyan yalnızca kendi kusurundan sorumlu olacaktır. Ancak taşıyan, adamlarının geminin sevkini ya da teknik yönetimini kusurlu bir şekilde gerçekleştirmesi nedeniyle eşya zarar görmüş veya geç teslim edilmişse, bu durumdan doğan zararlardan sorumlu olmayacaktır. Geminin sevki ve teknik yönetimindeki kusurlar, “teknik kusur” olarak adlandırılmakta ve bu kusurların derecesi, taşıyanın sorumluluğu açısından önem teşkil etmemektedir.

Geminin sevk kusuru, geminin denize çıkışı ve seyri kısacası hareketi ile ilgili alınması gereken tedbirlerdeki hataları ifade eder. Geminin başkaca teknik yönetimindeki kusur ise, geminin menfaatine, güvenliğine ve muhafazasına yönelik olarak, özellikle yolculuk sırasında geminin uygun şekilde tutulması için gerekli tedbirlerin alınmaması durumunu ifade eder. Yolculuk başladıktan sonra giderilmesi mümkün olan eksikliklerin giderilmemesi de teknik kusur olarak değerlendirilir.

Önemli bir nokta ise taşıyanın yalnızca yolculuk başladıktan sonraki teknik kusurlardan sorumlu olmadığıdır. Eğer teknik kusur geminin başlangıçta elverişsiz olmasından veya taşıyanın ticari kusurundan kaynaklanıyor ise,  zararlardan taşıyan sorumlu olacaktır. Zira, TTK madde 1141’e göre, geminin yolculuğa, denize ve yüke uygun bir şekilde hazırlanması için alınması gereken önlemlerdeki eksiklikler teknik kusur sayılmamaktadır. Kısacası, taşıyan, yolculuğun başlangıcındaki eksikliklerden değil, ancak yolculuk sırasında ortaya çıkan teknik kusurlardan sorumlu değildir. Bu tür teknik kusurlar, geminin yönetimiyle ilgili sayılacak ve taşıyanın mutlak sorumsuzluğu söz konusu olacaktır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2015 Tarihli 2014/14780 Esas 2014/3413 Karar Sayılı İlamında da: 

“(…) makina kısmında muslukların ve subap kapaklarının iyice kapatılmamasının başlıca teknik idare kusurlarından olduğu örnekler arasında sayıldığı ve bu teknik idare kusurundan TTK’nın 1062/2. fıkra kapsamında taşıyanın sorumlu olmayacağının açıklandığı, valfin kapatılması, açık bırakılmaması ile güdülen amaç yükün menfaatinden ziyade geminin iyi halde muhafazası olduğu, dolayısıyla ambara giren valfin açık bırakılması bir ticari kusur değil, bir teknik kusur olarak vasıflandırıldığı, 1924 tarihli Lahey Kaideleri’nin 3(a) maddesi ile aynı yöndeki TTK’nın 1062/2 fıkrası hükmü uyarınca taşıyan gemi adamlarının teknik kusurundan olmayacağından ve yine ziyaa uğrayan eşya için yolculuğun yükleme limanında başlaması, … Limanında veya sonrasında yola elverişsizliğine yol açan eksikliğin sonraki elverişsizlik olmasının, Lahey Kaideleri’nin 3(1) maddesi ile TTK 1019. maddeye dayanılmasının mümkün olmamasının; donatanın sorumluluğunu gerektiren bir elverişsizliğin söz konusu olmadığının davacının tekne sigortası gereğince sigorta tazminatı ödemiş olmasına göre de açık olması karşısında ikinci, dördüncü ve beşinci bilirkişi kurulu raporlarında açıklanan görüşlere itibar olunarak, taşıyanın mutlak sorumsuzluk hallerinden olan teknik kusurdan kaynaklanan zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın (1) nolu davalı yönünden reddine, (2) nolu davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile (2) nolu davalı yönünden dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmiştir. “

şeklindeki ilk derece mahkemesinin kararının onaylanması yönünde hüküm kurmuştur. 

B. Yangın

Taşıyan, kendi kusurundan kaynaklanmayan ve gemi adamlarının kusuruyla meydana gelen yangından doğan zararlardan sorumlu tutulamaz. Bu bağlamda, mutlak sorumsuzluk ilkesi gereği, yangına sebebiyet veren gemi adamlarının kusur derecesi önem arz etmez; gemi adamları kasten sebep olmuş olsalar dahi taşıyan sorumlu tutulamayacaktır. Ancak, geminin yolculuğun başlangıcındaki elverişsizlikten kaynaklanan yangın, taşıyanın mutlak sorumsuzluğu kapsamına girmez. Zira taşıyan, yukarıda belirtilen yükümlülükleri doğrultusunda yolculuğun başlangıcında gemiyi, yüke ve yola uygun hale getirmekle sorumludur. Eğer yangın ile başlangıçtaki elverişsizlik arasında bir illiyet bağı kurulamazsa, taşıyan yangından kaynaklanan zararlardan sorumlu olmayacaktır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.02.2016 Tarihli 2015/6343 Esas 2016/1110 Karar Sayılı İlamında da:

“Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taşıma sözleşmesinin 1 nolu davalı …Ş. ile dava dışı sigortalı alıcı …arasında kurulduğu, davalının …ile kurulan navlun sözleşmesinin tarafı olarak ve aynı zamanda navlun faturasını kesmekle taşıyan sıfatının olduğu, davalı …’in ise davacı ile sözleşmesel bir ilişki içinde bulunmadığı, dava dışı… td’nin alt taşıyan sıfatına sahip olduğu, alıcı …ile aralarında sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunmadığı, 24/06/2011 tarihli ana konşimento üzerinde adı geçen … firmasının ise … A.Ş. firması adına hareket eden…firması olduğu, emtianın 24/06/2011 tarihinde…adlı gemiye … limanında yüklendiği 07/07/2010 tarihinde gemide yangın çıkması üzerine konteynerin … limanına tahliye edildiği, sonrasında yine alt taşıyan… tarafından başka bir gemiye aktarıldığı, aktarma yapılan geminin de … gemisi olduğu, hasar tarihi 07/07/2011 olup, davalılar aleyhine 13/04/2011 tarihinde …İcra Müdürlüğünün 2011/7245 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğundan dava süresinde olduğu, bilirkişi kurulunca düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davanın Türk Mahkemelerinde görülebileceğini, hasar/ziya bedelinin 14.613,96 TL olduğunu, zaman aşımı ve hak düşürücü sürenin gerçekleşmediğini, TTK m 1062 uyarınca yangın hasarının davalılardan talep edilemeyeceğinin bildirildiği, hasarın gemide yangın çıkması sonucunda meydana geldiği ve davalıların şahsi kusurunun da ispat edilmiş olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”

şeklindeki ilk derece mahkemesinin kararının onaylanması yönünde hüküm kurmuştur.

C. Denizde Kurtarma

TTK madde 1181 uyarınca, taşıyan, müşterek avarya durumu hariç, denizde can veya eşya kurtarma faaliyetleri ya da kurtarma girişimlerinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olmayacaktır. Ancak, kurtarma teşebbüsü yalnızca eşya kurtarmaya yönelikse, bu teşebbüsün makul bir hareket tarzına dayanması gerektiği ifade edilmiştir. Özetle, denizde can kurtarma amacıyla yapılan bir teşebbüsün makul olup olmadığına bakılmaksızın, taşıyan bu tür bir faaliyet nedeniyle doğacak zararlardan mutlak olarak sorumsuz olacaktır. Ayrıca, taşıyanın sorumluluktan kurtulması için kurtarma faaliyeti kapsamında bir sonuç elde edilmesi aranmamaktadır. Bununla birlikte, denizdeki kurtarma faaliyetinin taşıyan tarafından, karşılık olarak ücret alarak yapılan mal kurtarma teşebbüsü olması durumunda, taşıyanın sorumluluğu, bu teşebbüsün makul bir hareket tarzı oluşturmasına bağlı olacaktır.

İlaveten, kaptan ve taşıyan, deniz yoluyla eşya taşımalarında, sözleşme ile belirlenen rotaya uygun hareket etmekle yükümlüdür. Ancak, TTK madde 1220’ye göre, kaptanın denizde can ve eşya kurtarma faaliyetinde bulunması veya başka bir haklı nedenle tedbir olarak rotadan sapması durumunda, bu sebeplerle doğacak zararlardan taşıyanın sorumlu olmayacağı ifade edilmiştir.

D. Eşyanın Cins veya Değerinin Kasten Yanlış Bildirilmesi

TTK madde 1186 5. fıkraya göre, yükleten eşyanın cinsini veya değerini kasıtlı olarak gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan her halükarda eşyanın uğradığı zarar veya eşya ile ilgili meydana gelen hasar nedeniyle sorumlu olmayacaktır. Ancak, eşyanın miktarına ilişkin yanlış beyanlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir,  eşyanın cins veya değerinin kasten yanlış bildirilmesi halinde taşıyanın sorumsuzluğu meydana gelecektir. Kanun metninden anlaşılacağı üzere, yalnızca eşyanın zıya ve hasarından söz edilmekte olup, geç teslimden bahsedilmemektedir. Dolayısıyla, gecikme nedeniyle ortaya çıkan zararlar bakımından bu mutlak sorumsuzluk hali uygulanmayacaktır.

SONUÇ

Taşıyanın sorumluluğu akdi bir kusur sorumluluğu olarak Kanunda düzenlenmiştir. TTK taşıyanın sorumluluğunun sınırlarını belirlerken taşıyanın mutlak sorumsuzluk hallerini içeren düzenlemeler getirmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere taşıyan kendi adamlarıyla gemi adamlarının kusurlarından kendi kusuru gibi sorumlu olmakla beraber, malın kaybı veya hasarı yüzünden doğan zararlardan mutlak sorumsuzluk hallerinin mevcut olduğu durumlarda kusurunun bulunmaması kaydıyla sorumlu olmayacaktır. 

KAYNAKÇA

  1. Tekin, Safa Murat, Navlun Sözleşmesinde Taşıyanın Sorumluluğu, 1.Bası, s. 55.
  2. Uluğ, İ, (2002), Taşıyanın Mutlak Sorumsuzluk Halleri, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 6(2).
  3. Yazıcıoğlu, Emine, Deniz Ticareti Hukuku, 17. Bası, İstanbul, s. 397-401.

Yazarlar

Deniz İlter

Deniz İlter

Yasal Stajyer

C. Tilbe Yılmaz

C. Tilbe Yılmaz

Avukat