Aralık 21, 2023

E-İmza Vesilesiyle, Web Sayfası Üzerinden Veya E-Posta Yolu İle Kurulan Elektronik Sözleşmeler

Bu makale ile elektronik ortamda e-imza vesilesiyle, web sayfaları üzerinden ve/veya e-posta marifetiyle akdedilen sözleşmeler (“E-Sözleşme(ler)”) ve işbu E-Sözleşmeler’in hukuki geçerliliği, tarafları bağlayıcılığı ve hangi yöntemler ile akdedilmesi gerektiği hususları 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (“ETDHK”), 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu (“EİK”), 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve sair ilgili güncel yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmektedir.

                I.   Sözleşme Kavramı ve E-Sözleşme’nin Türk Hukuk Sistemindeki Yeri

6098 sayılı TBK’nın 1. maddesi uyarınca tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile oluşan hukuki muameledir. Anlaşılacağı üzere, sözleşmenin kurulması için iki veya daha çok şahsın bir hukuki sonuç meydana getirmek üzere karşılıklı irade beyanında bulunmaları ve bu irade beyanlarının birbirine uygun olması aranmaktadır. Bununla birlikte, yasal mevzuat çerçevesinde, aksi belirtilmediği sürece, tarafların irade beyanı, şekle tabi olmamasına rağmen sözleşmenin kurulması için irade beyanının karşı tarafa ulaşması gerekmektedir.

Öte yandan, sözleşmenin taraflar açısından geçerli olabilmesi adına aranan diğer şartlar; tarafların ehil olması, sözleşmenin genel itibari ile kanunda belirtilen emredici hükümlerine aykırı olmaması, sözleşmenin konusunun imkânsız olmaması, sözleşmeyi akdedecek yetkili tarafların iradelerinin sağlıklı olması şeklinde sıralanabilecektir. Bu kapsamda, birçok dinamiğin arandığı sözleşmelerde ikiden fazla tarafın yukarıda belirtilen tüm şart ve koşulların tam olarak sağlanması halinde birbirilerine borç ve hak yükleyecekleri sözleşme oluşturmaları mümkün olarak belirtilebilir.

Bunun yanı sıra, teknolojinin kümülatif biçimde geliştiği günümüz dünyasında, ticaret de sanal ortama taşınmakta ve elektronik ticaret kavramı ortaya çıkmaktadır. Elektronik ticaretin ekonomik hayatta yerini almasıyla beraber, bu alanın düzen altına alınma çabaları dünya genelinde olduğu gibi Türk Hukuk Sistemi açısından da gelişmeye açık bir şekilde hukuki olarak yol kat etmektedir. Elektronik ticaretin temelini oluşturan E-Sözleşme kavramı ise; genel anlamı ile işlevsel olarak büyük avantajlar sağlamakla beraber hukuk dünyasına yeni girmiş olması ve henüz tam anlamıyla düzenlenmiş bir mevzuatın bulunmaması hasebiyle hukuki problemler doğurabilmektedir.

Nitekim, E-Sözleşmeler, klasik anlamdaki sözleşmelerle temelde aynı hukuki unsurlara sahip olsalar da elektronik ortamda elektronik araçlar kullanılarak akdedilmektedir. Keza, E-Sözleşmeler, sözleşmenin taraflarının veya taraflarından birinin irade beyanının yazı, görüntü, ses ve diğer verilerin sayısallaştırılması suretiyle meydana geldiği ve bu şekilde karşı tarafa iletildiği sözleşme şekilleri olarak ortaya çıkmaktadır. Aşağıda detaylıca bahsedileceği üzere, E-Sözleşme birçok yönden genel sözleşme normuyla benzerlik gösterse de yapısı gereği ispat ve geçerlilik noktasında bazı farklılıklar göstermektedir.

              II.  E-Sözleşme’nin Kuruluşu ve Hukuki Geçerliliği

Her ne kadar E-Sözleşme kavramının, hangi tanım ve hangi yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirileceği hakkında çeşitli doktrinsel tartışmalar bulunsa da TBK’nın 4. maddesinin 2. fıkrası;

 “Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.”

hükmünü havi olup bu hüküm açıkça E-Sözleşme’nin, doğrudan iletişim sağlayan elektronik araçlarla yapılması halinde hazırlar arası sözleşme olarak kabul edilebileceğine işaret etmiştir. Dolayısıyla, E-Sözleşme’nin hazırlar arası sözleşme olup olmadığı konusunun sözleşmenin kurulması aşamasında kullanılan elektronik araçların tarafların beyanlarını karşı tarafa ne şekilde ve ne zaman ilettiğinin tespiti ile değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır.

Bu doğrultuda, E-Sözleşme’nin kurulması aşamasında kullanılan aracın ve şeklin büyük önem taşıdığını belirtmek mümkündür. Zira E-Sözleşme’nin kuruluşundaki farklılık, esasa ilişkin değil yönteme ilişkindir. Bu sebeple, E-Sözleşmeler’in, esas olarak TBK’nın 1. maddesi ila 12. maddeleri arasında düzenlenen sözleşmenin kuruluşuna dair hükümlere tabi olduğu söylenebilecektir. Bu noktada, sözleşmenin kurulması için zorunlu olan, tarafların iradelerinin uyuşması şartının E-sözleşmeler için de geçerli olduğu belirtilebilecektir.

Takdir edileceği üzere; elektronik ortam haricinde, ıslak imza ile akdedilen sözleşmelerde, taraflar karşılıklı olarak hazır bulunmakta ve sözleşmeyi karşılıklı olarak imza etmektedirler. Bununla beraber, özellikle tüzel kişiler arasında akdedilecek sözleşmelerde, sözleşmeyi imza eden gerçek kişinin tüzel kişiyi temsil etmeye kabiliyeti önem arz etmektedir. Ne var ki, E-Sözleşme açısından yalnızca “kabul ediyorum” şeklinde bir buton bulunan örneklerde işbu kabulün geçerliliği ve tüzel kişiliği bağlayıcılığı belirsizlik yaratabilecektir.

Bahsi geçen durumun elektronik anlamda çözümü için EİK’nın 4. maddesinde tanımlanan güvenli elektronik imza (“E-İmza”) gündeme gelmektedir.

           III.   Elektronik İmza ve Elektronik İmzanın Temin Edilmesi

EİK uyarınca Elektronik imza (“E-İmza”), başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri olarak tanımlanmaktadır. Zira, E-İmza; bir bilginin üçüncü tarafların erişimine kapalı bir ortamda, bütünlüğü bozulmadan (bilgiyi ileten tarafın oluşturduğu orijinal haliyle) ve tarafların kimlikleri doğrulanarak iletildiğini elektronik veya benzeri araçlarla garanti eden harf, karakter veya sembollerden oluşan imzadır.

E-Sözleşme açısından, karşı tarafın kabul beyanının geçerliliğini kesin bir hukuki sonuca bağlamanın güvenilir yöntemi olarak E-İmza’nın kullanılması önerilmektedir. Nitekim, EİK’nın düzenlenme amaçlarından biri de E-İmza’nın ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğurmasıdır. Bununla birlikte, TBK’nın 14. maddesi uyarınca, imzanın el yazısıyla atılması zorunlu olmasına rağmen, madde hükmünün devamında E-İmza’nın da el yazısıyla atılmış imza ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı açıkça hüküm altına alınmıştır.

Nitekim, E-İmza sahibi kişilerin, kimlik bilgileri E-imza kayıtlarınca bilindiği için, bu yöntem ile imzalanmış olan sözleşmelerde, ehliyet ve yetki ile ilgili sorun yaşanmayacaktır. Bu yöntem dışında imzalanmış sözleşmeler ise sadece ehliyet ve yetki açısından değil, geçerlilik ve/veya ispat açısından da sorun yaratmaktadır. Tüm bu nedenlerle, akdedilecek E-Sözleşmeler için sözleşme akdedebilme şartı olarak; E-İmza şartının konulması ve E-İmza sahibinin, şirketi temsil ve ilzama yetkin kişisi olduğunu kanıtlar nitelikte belgeleri de ekleyebileceği bir prosedürün oluşturulması; imzalanacak sözleşmelerin taraflar açısından geçerli olması kapsamında yardımcı olacaktır.

Bununla birlikte, E-İmza’nın ancak Nitelikli Elektronik Sertifika ile sağlanabilmesi E-İmza kurumunun güvenliği açısından önem arz etmektedir. Nitelikli Elektronik Sertifika almak için yapılacak başvuru ancak Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcıları’na yapılmakta olup işbu sağlayıcılar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından belirlenmektedir. İşbu sertifika sağlayıcılarından E-İmza temin edilmesi adına online başvuru gerçekleştirilmesi akabinde talep edilen belgeler sağlayıcıya ibraz edilmekte ve E-İmza kolaylıkla temin edilebilmektedir.

            IV.   Elektronik İmza Haricinde Uygulanabilecek Yöntemler ile Muhtemel Riskler

Yukarıda ayrıntıları ile E-Sözleşme olarak akdedilmek istenen sözleşmeler açısından güvenli bir yol olarak E-İmza belirtilmiş ve açıklanmıştır. Ne var ki E-Sözleşmeler’in geçerliliğini yalnızca E-İmza’ya bağlı kılmak ticari anlamda elverişsiz bir ortam oluşturacağından alternatif yöntemlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.

İmza (ıslak imza yahut e-imza) ile irade beyanının mümkün olmadığı hallerde uygulanan çeşitli yöntemler vardır. Elektronik irade beyanı, internetin, verilerin gönderilmesinde en hızlı yöntemlerden biri olması sayesinde günümüzde oldukça yaygın ve önemli hâle gelmiştir. Bununla birlikte, elektronik irade beyanında, özellikle iradenin oluşması veya bu iradenin kanıtlanması konularında birtakım sorunlar yaşanabilmektedir. Özellikle web siteleri üzerinden, kişilerin sözleşme hükümleri görüşmeden kabul ettikleri durumlarda, TBK’nın 20-25. maddeleri kapsamında düzenlenen genel işlem koşulları gündeme gelebilecek olup sözleşmenin geçersiz sayılması söz konusu olabilecektir. Buna karşılık, e-posta yazışmaları ile akdedildiği düşünülen sözleşmeler için ise, kişinin e-posta gönderme marifetiyle iradesini açık ve net bir şekilde ortaya koyup koymadığının usul ve yasaya uygun şekilde ispat edilmesi gerekebilecektir.

Kişinin iradesinin ispatı açısından en kolay yöntem olarak sözleşme hükümlerinin taraflarca müzakere edilmesi ve söz konusu müzakerelerin yapıldığı e-posta adresi ile sözleşmenin akdedildiğini gösteren e-posta adresinin uyumlu olması; sözleşmenin geçerli şekilde kurulduğunun ispatı yönünden faydalı olabilecektir.

              V.   Sonuç

Özellikle e-ticaret hacminin hızlı bir şekilde büyüdüğü ülkemizde, kişilerin E-İmza’dan daha pratik ve kullanımı yaygın olan e-posta yazışmaları ile iletişim kurdukları ortada olup hak kayıplarının önüne geçilmesi adına etkin bir sistem kurulana dek, sözleşmelerin ıslak imza ve/veya elektronik imza vesilesiyle akdedilmeleri tavsiye edilmektedir. Ancak bu şekilde imza teminin mümkün olmadığı senaryolarda; sözleşmelerin yetkili/ilgili kişiye ait olduğundan emin olunan e-posta adresleri vasıtasıyla hukuka uygun şekilde akdedilmesi, e-posta adreslerinin taraflara ait olduğunun başkaca iletişim araçları ile de desteklenmesi, kurumsal e-posta adreslerinin kullanılması vb. yöntemler sözleşmenin usul ve yasaya uygun şekilde akdedildiğinin ispatı açısından kolaylık sağlayabilecektir.

Bununla birlikte, son yıllarda Yargıtay’ın e-posta yazışmalarını HMK kapsamında “belge” niteliğinde sayması bir gelişme olarak nitelendirilse de artık hem gerçek hem tüzel kişilerin e-posta üzerinden birçok işlem gerçekleştirdiği günümüz dünya düzenine daha net şekilde ayak uyduran mevzuat ve içtihat güncellemelerini heyecanla takip ettiğimizi de belirtmek isteriz.

Yazarlar

Başak Bektimur

Başak Bektimur

Sena Arslan

Sena Arslan

Aleyna Kekeva

Aleyna Kekeva

Avukat