Aralık 16, 2024

Türkiye’de Yapay Zekâ Regülasyonunun Geleceğine Bakış: Önemli Gelişmeler ve Beklentiler

Bu makale, 3 Aralık 2024’te İstanbul’da düzenlenen Hukuki Üretken Yapay Zekâ Zirvesi’nde Av. Bengü Coşkun tarafından yapılan konuşma temel alınarak yapay zekâ desteğiyle hazırlanmıştır.

Yapay zekâ (“YZ”), dünya genelinde endüstriler, ekonomiler ve hukuk sistemleri üzerinde önemli değişimlere yol açmaktadır. Her yenilikçi teknolojide olduğu gibi yapay zekânın da uygulaması, gelişimi ve regüle edilebilmesi için hesap verebilirlik, etik kullanım ve piyasa istikrarını sağlamak amacıyla daha yakından incelenmesi gerekmektedir.

YZ teknolojileri daha sofistike hale geldikçe, politika yapıcılar yeniliği teşvik etmek ile temel hakları korumak arasında bir denge kuracak düzenlemeler oluşturma zorluğuyla karşı karşıya kalmaktadır. Çeşitli ülkeler, YZ sistemlerine ilişkin düzenleme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla farklı yaklaşımlar benimsemiştir. Yapay zekayı hukuki sisteme entegre etmeye yönelik bu küresel çabada Türk mevzuatının mevcut yapısı, son gelişmeler ve geleceğe yönelik beklentiler, küresel eğilimleri yansıtırken yerel dinamikleri de bünyesinde barındıran dinamik ve gelişen bir çerçeve çizmektedir.

1. YZ Regülasyonuna Yönelik Farklı Yaklaşımlar

Küresel ölçekte, YZ düzenlemelerine ilişkin iki baskın yaklaşım bulunmaktadır: bütüncül ve dağınık yaklaşım.

1.1 Bütüncül Yaklaşım

Bütüncül yaklaşım, kendi başına bir düzenleyici çerçeve oluşturan ve uyumu sağlamak için sektöre özgü düzenleme ve denetleme makamları tesis eden kapsamlı bir YZ yasasının kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçeve, AB YZ Tüzüğü’nde olduğu gibi, kazuistik ve kapsamlı nitelik taşımaktadır. AB YZ Tüzüğü, her biri YZ geliştirme, dağıtım ve kullanımının belirli yönlerini ele alan çok sayıda ayrıntılı hüküm içermektedir. Birincil amaç, özellikle yüksek riskli YZ sistemleri için güçlü gözetim, etkin risk yönetimi ve hesap verebilirliğin sağlanmasıdır.

1.2 Dağınık Yaklaşım

Bütüncül yaklaşımın aksine, dağınık yaklaşım tek bir kapsamlı YZ yasasına dayanmaz. Bunun yerine, YZ ile ilgili hükümler veri koruma ve ürün sorumluluğu gibi çeşitli sektörlere özgü mevzuata entegre edilmektedir. Bu yaklaşım, daha fazla esneklik ve uyum sağlamakla birlikte, genellikle merkezi bir sistemin sağlayacağı tutarlılıktan yoksundur. Bu modelde YZ uyumunu denetleyen tek bir düzenleyici otorite bulunmaz. Bunun yerine, denetim, sektörel uzmanlığa sahip birden fazla otoriteye yayılır.

AB, Çin ve Kanada bütüncül yaklaşımının benimsendiği yargı alanlarına örnek gösterilebilir. Öte yandan İsviçre, Birleşik Krallık ve Avustralya gibi bazı ülkeler, mevcut sektörel düzenlemeler içinde YZ ile ilgili sorunları ele alarak dağınık yaklaşımı tercih etmiştir.

2. Türkiye’nin YZ Regülasyonu Yaklaşımı

Türkiye, şimdiye kadar YZ düzenlemesinde dağınık yaklaşımı benimsemiştir. Bağımsız bir YZ yasası yerine YZ ile ilgili hükümleri belirli mevzuatlara entegre edilmiştir. Bu düzenlemeler öncelikle güvenlik önlemleri, veri koruma ve temel insan haklarının korunmasına odaklanmaktadır.

Ancak, aşağıda detaylı açıklandığı üzere, bu durumun gelecekte değişmesi mümkün gözükmektedir. Nitekim Haziran 2024’te, şu anda parlamento komisyonlarında inceleme aşamasında olan bir YZ Kanunu Teklifi (“YZ Kanun Teklifi“), Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.

3. Türkiye’de YZ Regülasyonları Çerçevesindeki Ana Gelişmeler

3.1 Ulusal YZ Stratejisi ve 2024-2025 Eylem Planı

Türkiye’nin 2021-2025 Ulusal YZ Stratejisi, YZ gelişimi için ülkenin vizyonunu ve bu vizyonun uygulanmasına yönelik adımları ortaya koymaktadır. Bu strateji, YZ gelişimi ve düzenlemesini desteklemek amacıyla gerçekleştirilecek 71 belirli eylemi içeren 2024-2025 Eylem Planı ile desteklenmektedir. Bunun yanında 71 eylem arasında bütüncül bir YZ kanununun hazırlanmasına yönelik bir adımın yer almaması, dağınık yaklaşıma olan tercihi yansıtmaktadır.

YZ regülatif çerçevesinin daha da güçlendirilmesi amacıyla Ekim 2024’te Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir YZ Araştırma Komisyonu kurulmuştur. Komisyon, araştırmayı yürütmek ve sonrasında bir rapor yayınlamak üzere çalışacak üyelerini henüz atamamış olsa da, bu araştırmanın bulgularının Türkiye’nin gelecekteki regülatif stratejisini yönlendirmesi beklenmektedir.

3.2 YZ Kanun Teklifi

24 Haziran’da Parlamento’ya sunulan YZ Kanun Teklifi, takip eden gün ilgili parlamento komisyonlarına sevk edilmiştir. Komisyonların 45 gün içinde bir rapor hazırlamaları yönündeki gerekliliğe rağmen, YZ Kanun Teklifi hakkında henüz herhangi bir rapor yayımlanmamıştır.

YZ Kanun Teklifi, YZ operasyonlarında güvenlik, şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması amacına yönelik temel ilkeleri barındırmakta ve risk temelli bir yaklaşım sunmaktadır. Yüksek riskli YZ operatörlerinin özel önlemler almasını ve otoritelerle kayıt yaptırmasını gerektirmektedir. Ancak yasa tasarısı risk değerlendirme sürecinin belirsizliği, denetim yetkilerinin net olmaması ve yaptırım hükümlerindeki belirsizlikler nedeniyle eleştirilerle karşı karşıyadır. Nitekim belirsizlik yaratan bu unsurların, AB YZ Tüzüğü’nün yerel koşullara adapte edilmeksizin ve yeterli değerlendirme yapılmaksızın doğrudan yasa teklifine yansıtılmış olmasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir.

YZ Kanun Teklifi hükümlerinin belirsizliği, somut ve özel ihtiyaçlara yanıt verememesi ve olumsuz siyasi koşullar nedeniyle kabul edilmesinin pek olası olmadığı düşünülse de, konuya ilişkin parlamento düzeyinde tartışmaların önünü açması sebebiyle önemli bir adım olduğu değerlendirilmektedir.

4. Türkiye’nin Pazar Aktörleri için AB YZ Tüzüğü’ne Uyum

Yerel pazar aktörlerinin, Türkiye’nin YZ düzenlemelerini dikkatle izlerken, AB YZ Tüzüğü’nün sınır ötesi uygulanabilirliğine de dikkat etmeleri büyük önem taşımaktadır. Nitekim bir YZ sisteminin çıktısı AB içinde kullanılıyorsa, AB YZ Tüzüğü’nün, yerel düzenleyici gerekliliklere bakılmaksızın Türkiye merkezli sağlayıcılara uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durum, özellikle Türkiye’nin YZ ürün ve hizmetleri ihraççıları bakımından oldukça önem taşımaktadır.

AB YZ Tüzüğü Ağustos 2024’ten itibaren başlayan iki yıllık bir geçiş dönemi öngörmektedir. Bu doğrultuda yerel pazar aktörlerinin, YZ sistemlerinin çıktılarının AB’de kullanılıp kullanılmadığını proaktif bir şekilde değerlendirmeleri, uyum yükümlülüklerini tespit etmeleri ve bu gerekliliklere önceden hazırlanmaları gerekmektedir.

5. Sonuç

Türkiye’nin YZ düzenlemesine yönelik yolculuğu hâlen devam etmektedir. Dağınık yaklaşım hâlâ baskın olmakla birlikte, bütüncül bir YZ yasası önerisi önemli tartışmaları tetiklemiştir. YZ Araştırma Komisyonu’nun kurulması, ilerleyen dönemde daha fazla gelişmenin olabileceğini göstermektedir.

Yerel pazar aktörlerinin hem yerel hem de AB düzenleyici gelişmeleri konusunda dikkatli olmaları gerekmektedir. AB YZ Tüzüğü’ne uyum, sınır ötesi operasyonlarda faaliyet gösteren işletmeler için önem taşımaktadır. 

Türkiye’nin yasal gelişmeleri, örneğin YZ Araştırma Komisyonu’nun bulguları, YZ düzenlemesinin geleceğini şekillendirmede belirleyici olacaktır. Şu anda, Türkiye’deki gelişen YZ ortamında tüm paydaşlar için devam eden uyum sağlama ve hazırlıklı olma hayati önem taşımaktadır.

Yazarlar

Bengü Çoşkun

Bengü Çoşkun

Kıdemli Avukat