GİRİŞ
Trafikte mevcut araç sayısının günden güne arttığı bilinen bir gerçektir. Bu duruma paralel olarak gerçekleşen trafik kazaları da artış göstermektedir. Araçlarda oluşan hasarların zorunlu mali mesuliyet sigortası ile onarımının gerçekleştirildiği gibi aracın kazadan önceki piyasa değeri ile kazadan sonra değişen ve onarılan parçalarının arasında meydana gelen maddi kaybın tazmini de mümkündür.
A. DEĞER KAYBI KAVRAMI
Araç değer kaybı, bir trafik kazasına karışan araçların tamir edilmesi sonucu ikinci el piyasasında meydana gelen değer düşüklüğünü ifade eder. Başka bir deyişle, araç değer kaybı, kazanın meydana geldiği tarihteki aracın hasarsız değeri ile tamir edildikten sonraki değeri arasındaki farktan kaynaklanan zarardır.
Bilindiği üzere kaza sonucunda ortaya çıkan hasarlar onarılmaktadır. Ancak her ne kadar onarım yapılsa da araç üzerindeki parçaların değişmesi, boyanması hatta sökülüp takılarak düzeltilmesi bile aracın ikinci el piyasasındaki değerini düşürmektedir. Örneğin ikinci el piyasasında aynı model ve aynı özelliklere sahip iki araçtan orijinal olanı 1.000.000,-TL iken; trafik kazası sonucunda 2 kapısı değişen bir aracın piyasa değeri 950.000,00-TL’ye düşebilmektedir. Arada oluşan fark değer kaybının miktarını ortaya çıkarmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nun 1409. Maddesi, trafik kazalarında meydana gelen araç değer kaybını ve buna ilişkin sorumlulukları düzenlemektedir. Bu hükme göre, trafik kazası sonucu bir aracın değer kaybına uğraması durumunda, kazada kusurlu olan tarafın trafik sigortası, sadece kazanın sebep olduğu doğrudan fiziksel hasarı değil, aynı zamanda bu hasardan kaynaklanan ekonomik zararı da karşılamakla yükümlüdür. Değer kaybı, kaza nedeniyle aracın piyasa değerinde meydana gelen azalma olarak doğrudan zarar kapsamına alınmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu (“KTK”)’nun 85. maddesi ise trafik kazaları nedeniyle meydana gelen zararlardan işletenin ve bağlı olduğu teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunu düzenler. KTK’nun 85. maddesi: “Bir motorlu aracın bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması hâlinde, motorlu aracın işleteni ve aracın bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olur.” Hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre, motorlu araçların işletilmesi sırasında üçüncü kişilere verilen zararlardan, şoför ve ruhsat sahibinin birlikte sorumlu tutulacağını açıkça belirtmektedir.
Türk Borçlar Kanunu (“TBK”)’nun 49. Maddesi ise: “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Hükmünü içermektedir. Dolayısıyla kazaya karışan araçların kusurları oranınca zarar verdikleri aracın değer kaybını tazmin etmeleri gerektiği kanunda açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise araçta meydana gelen değer kaybını 25.03.2022 tarihli, 2021/21252 esas ve 2022/5913 karar sayılı ilamında:
“Yargıtay uygulamasına göre değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. Dolayısıyla mahkemece AYM’nin iptal kararı sonrasında verilen 6.10.2020 tarihli kararda bilirkişi raporunda Yargıtay uygulamasına göre hesaplama yapan seçenek yerine, genel şartlara göre hesaplama yapan seçeneğin hükme esas alınması doğru olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 363. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.”
Şeklinde ifade etmektedir. Yargıtay içtihatlarına göre de değer kaybı aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farktır.
B. DEĞER KAYBININ HESAPLANMASI
Değer kaybı hesaplamasında, aracın üretim yılı, hasar geçmişi, kilometresi ve mevcut ikinci el piyasa değeri gibi birçok husus dikkate alınır. Bu faktörler ışığında yapılan değerlendirme, kazadan kaynaklanan maddi zararın doğru bir şekilde tespit edilmesini sağlamaktadır. Ancak değer kaybı talep edebilmek için belirli şartların sağlanması gerekmektedir.
Öncelikle değer kaybının tazmini için yasal hak düşürücü süre TBK 79/2 uyarınca zararın oluştuğu tarihten itibaren 2 (iki) yıl ve her halükarda 10 (on) yıldır. İşbu süre hak düşürücü olduğundan sürenin geçmesi halinde değer kaybının tazminin talep edilmesi mümkün değildir. Kusur oranı bakımından ise değer kaybı talep edecek olan tarafın %100 kusurlu olmaması gerekmektedir. Herkesin kusuru oranınca zarar tazmin edileceğinden dolayı %100 kusurlu olarak tespit edilen tarafın değer kaybı tazminatı almaya hak kazanması mümkün değildir.
Bir başka dikkat edilmesi gereken husus, aracın 36 yaşından küçük olmasıdır. Aynı zamanda değer kaybına sebebiyet verecek olan parçaların kaza yaşanmadan önce onarım görmemiş olması gerekmektedir. Son olarak ise onarılamayacak kadar kötü hasar alan araçlar bakımından uygulanan pert total işlemi uygulanması halinde değer kaybı talep edilememektedir.
Tutarlar üzerinden örnek vermemiz gerekirse, kazaya karışan A ve B araçları yapılan inceleme sonucunda %75-%25 kusurlu bulunmuşlardır. A aracının değeri 800.000,00-TL, B aracının değeri de 1.000.000,00-TL olarak kabul edilmektedir. Kaza sonucunda belirli parçaları onarım gören her iki aracın da önceki halleriyle onarılan hallerinin arasındaki ikinci el değerlerinin 100.000,00-TL düştüğü kabul edilmektedir. A aracı %75 kusurlu olduğundan B aracının değer kaybı için 75.000-TL tazminat ödeyecek, B aracı ise %25 kusurlu olduğundan A aracının değer kaybı için 25.000.-TL ödeyecektir. İşbu örnek her iki tarafa da kusur atfedilen kazalar için geçerli olup başka bir kazada %100 kusurlu bulunan taraf kusuru bulunmayan tarafın tüm değer kaybını ödemekle yükümlüdür.
C. BAŞVURUNUN YAPILMASI USULÜ VE GÖREVLİ MAHKEME
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun (“Sigortacılık Kanunu”) 30’uncu maddesi çerçevesinde ve Karayolları Trafik Kanunu 97’nci maddesi: ”Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içerisinde dava yoluna gitmeden öne ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmünü havidir.
Değer kaybı tazminatının talep edilebilmesi için öncelikle kusurlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasına başvuru yapılması gerekmektedir. Başvuru yapılması sonucunda ilgili sigorta şirketi tarafından en fazla zorunlu mali mesuliyet poliçe limitleri tutarında ödeme yapması beklenir. Bu tutar 2025 yılı için 300.000-TL’dir. Zorunlu mali mesuliyet sigortası onarım ve değer kaybı bakımından en fazla belirtilen tutar kadar sorumludur. Sigorta şirketleri 15 gün içerisinde dosyayı sonuçlandırarak ödeme yapmalı veya cevap vermelidir. Cevap verilmeyen veya ödeme yapılmayan hallerde 15 günlük sürenin geçmesiyle işbu husus zımni ret olarak kabul edilmektedir. Ödeme yapılmış olsa dahi yapılan ödemenin değer kaybını karşılamadığını düşünen mağdurlar için tahkim yolu ve dava hakkı saklıdır.
Sigorta şirketi tarafından cevap verilmemesi, ödeme yapılmaması veya az ödeme yapılması halinde ise izlenebilecek 2 yol bulunmaktadır. Bu durumu zorunlu mali mesuliyet poliçesinin limitinin aşılıp aşılmaması olarak ikiye ayırmak gerekmektedir.
2025 yılı için 300.000-TL olan zorunlu mali mesuliyet limiti, onarım ve değer kaybı bakımından mağdura tamamen ödenmiş ise; sigorta şirketinin sorumluluğu kalmamaktadır. Bu durumda hala zarar tazmin edilmediyse, haksız fiilin gerçekleştiği yer veya mağdurun yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde aracın kaza esnasındaki şoförü ve ruhsat sahibine haksız fiilden kaynaklı tazminat davası açılabilecektir.
Sigorta şirketinin limitini doldurmadığı ve mağdurun değer kaybını tam anlamıyla tazmin edemediği hallerde ise; Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunulabilmektedir. İlgili komisyon dosya üzerinden karar vererek değer kaybı tazminatının mağdura ödenmesine karar vermektedir. Bir başka seçenek ise sigorta şirketi bir tacir olduğundan davalının ikametinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde dava açılmasıdır.
Ancak belirtildiği üzere, belirtilen tüm yollara başvurulabilmesi için öncelikli olarak kusurlu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasına başvuru yapılması zorunludur. Aksi taktirde işbu husus usuli bir eksiklik olarak kabul edileceğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi riski bulunmaktadır.
D. SONUÇ
Netice itibarıyla, trafik kazaları sonucunda araçlarda meydana gelen değer kaybının tazmini, Türk Ticaret Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş olup, tazminat talepleri kazaya karışan tarafların kusur oranlarına ve sigorta limitlerine göre şekillenmektedir. Değer kaybı hesaplamasında, aracın üretim yılı, kilometresi, hasar geçmişi ve piyasa değeri gibi unsurlar esas alınmakta olup, talep sahiplerinin öncelikle kusurlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasına başvuru yapması gerekmektedir. Sigorta şirketi tarafından talebin karşılanmaması veya yetersiz ödeme yapılması hâlinde ise tahkim yolu ya da yargı mercileri nezdinde başvuru imkânı bulunmaktadır. Süre ve usul şartlarının titizlikle takip edilmesi, hak kayıplarının önlenmesi bakımından elzemdir.
KAYNAKÇA
www.kazanci.com.tr
www.lexpera.com.tr
DURSUN, Deniz Günay, 2019, “Trafik Kazalarına Karışan Araçların Onarım Sonrası Piyasa Rayicindeki Değer Kaybı ve Kaza Analizi” Marmara Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı 15
İlgili Mevzuat