A. Giriş
Son yıllarda finans sektörü, ESG (environmental, social and governance) kriterlerini giderek daha fazla benimsemekte; bu durum ESG kredilerinin hızla gelişmesine ve yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Bu sürdürülebilir krediler aracılığıyla ESG performanslarına bağlı olarak kredi alanlara daha uygun finansman koşulları sunulmakta; böylece reel sektör aktörlerinin sürdürülebilir uygulamaları benimsemeleri ve ESG performanslarını artırmaları teşvik edilmektedir.
Gün geçtikçe büyüyen sürdürülebilir kredi piyasasını desteklemek amacıyla, Loan Market Association (“LMA”), Loan Syndications and Trading Association ve Asia Pacific Loan Market Association ile birlikte; Yeşil Krediler, Sosyal Krediler ve Sürdürülebilirliğe Bağlı Krediler’in sağlanmasına ilişkin ilkeler oluşturmuştur. Bu ilkeler, kredi kararlarının sürdürülebilirlik ile entegrasyonunda kredi verenler ile kredi alanlara yol gösterme amacını taşımaktadır.
Bu makalemizde; ESG kredilerinin başlıca kategorileri, bu kredilere yön veren temel ilkeler, kredi alan ve kredi veren açısından sağladıkları faydalar ile uygulama sürecine ilişkin pratik hususlar açıklanmaktadır.
B. ESG Kredileri ve Türleri
Yeşil Krediler (Green Loans), çevresel açıdan somut faydalar sunan projeleri finanse etmek amacıyla tasarlanmıştır. Uygun proje kategorileri; yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, kirliliğin önlenmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması, temiz ulaşım ve yeşil binalar gibi çeşitli alanları kapsamaktadır. LMA tarafından yayımlanan Yeşil Kredi İlkeleri; proje seçiminin şeffaflığını, fon kullanımı ve yönetimini, ayrıca düzenli etki raporlamalarını ön plana çıkarmaktadır. Kredi alanlardan projelerinin çevresel hedeflerini tanımlamaları, fonları özel hesaplarda izlemeleri ve fon tahsisi ile sonuçlarına ilişkin periyodik raporlar sunmaları beklenmektedir.
Sosyal Krediler (Social Loans), belirli sosyal sorunların giderilmesini ya da hafifletilmesini ve önceden tanımlanmış hedef kitleler açısından olumlu sonuçlar yaratılması amacıyla tasarlanmıştır. Bu tür projeler uygun fiyatlı konutlar, temel hizmetlere erişim, gıda güvenliği ve istihdam yaratımı gibi alanlara odaklanmaktadır. LMA tarafından yayımlanan Sosyal Kredi İlkeleri, kredi alanların projelerinin sosyal hedeflerini ve faydalanıcı grupları açıkça tanımlamalarını ve ortaya koymalarını zorunlu kılmaktadır. Yeşil kredilerde olduğu gibi, fon kullanımı titizlikle izlenmekte ve kredi alanların kredi süresi boyunca şeffaf şekilde periyodik raporlar sunmaları beklenmektedir.
Sürdürülebilirliğe Bağlı Krediler (Sustainability-Linked Loans), belirli bir fon kullanım amacına bağlı olmamasıyla yapısal olarak yeşil ve sosyal kredilerden ayrışmaktadır. Zira bu kredilerin temel özelliği, kredi alanın sürdürülebilirlik performans hedeflerine olan taahhüdüdür. LMA tarafından yayımlanan Sürdürülebilirliğe Bağlı Kredi İlkeleri uyarınca kredi alan, ölçülebilir ve önemli temel performans göstergeleri (karbon salımının belirli bir miktarda azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımının belirli bir orana artırılması vb.) (“KPI”) belirlemeli ve örneğin faiz oranı marjları gibi kredinin ticari şartlarını bu sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasına bağlamalıdır.
C. ESG Kredilerinin Kredi Alanlar ve Kredi Verenler Açısından Faydaları
ESG kredileri, kredi alanlara finansal stratejilerini sürdürülebilirlik taahhütleriyle uyumlu hale getirme fırsatı sunmaktadır. ESG kriterlerine dayalı kredilendirme uygulamalarından yararlanmak, şirketin çevresel veya sosyal sorumluluk konusunda proaktif bir yaklaşım sergilediğini göstererek kurumsal itibarın artırılmasında rol oynamaktadır. Ayrıca sürdürülebilir performans hedeflerine ulaşmak genellikle faiz oranı indirimi gibi avantajlı kredi koşullarını beraberinde getirmekte ve böylece sürdürülebilirlik için doğrudan bir finansal teşvik işlevi görmektedir. ESG odaklı yatırım stratejilerinin küresel finans piyasalarında artan ağırlığı sayesinde, kredi alanların sermayeye erişiminde artış gözlenmesi de muhtemeldir.
Kredi verenler açısından ise ESG kredileri hem stratejik amaçlara hizmet etmekte hem de risk yönetimi bakımından önemli faydalar sunmaktadır. Güçlü ESG performansı sergileyen şirketler, genellikle daha sağlam yönetişim yapıları, operasyonel dayanıklılık ve paydaş etkileşimi sayesinde uzun vadeli risk profillerinde daha iyi sonuçlar göstermektedir. Ayrıca kredi verenlerin portföylerini ESG ilkeleriyle uyumlu hale getirerek iç sürdürülebilirlik hedeflerini karşılaması ve sorumlu kredilendirme konusunda artan yasal beklentileri sağlaması kolaylaşmaktadır. Sürdürülebilir krediler, aynı zamanda portföy çeşitlendirmesine katkı sağlamakta ve piyasada giderek artan sürdürülebilir finans ürünlerine olan talebe yanıt vermektedir.
D. ESG Kredi İlkelerinin Uygulanması
ESG kredi ilkelerinin uygulanması, kapsamlı ve şeffaf bir çerçeveye dayanmaktadır. Yeşil ve Sosyal Krediler bakımından süreç, fon kullanımının açıkça tanımlanmasıyla başlar. Kredi alan, finanse edilen projelerin niteliğini ve bu projelerin hangi uygunluk kategorilerine girdiğini açıklamalıdır. Bu sayede fonlar, gerçekten çevresel veya sosyal fayda sağlayan girişimlere yönlendirilmektedir. Projelerin değerlendirme ve seçimi güvenle işletilen iç süreçlere dayanmalı, kredi alanlar mevcutsa ilgili sürdürülebilirlik taksonomileri, standartları veya sertifikasyonlara ne ölçüde uyduklarını beyan etmeye teşvik edilmelidir.
Sürdürülebilir kredilerin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının tespiti sağlanan fonların titizlikle yönetilmesiyle desteklenmektedir. Kredi alanlar fonları özel hesaplara tahsis etmeli veya fon kullanımının nasıl yapıldığını açıkça gösteren iç izleme sistemleri kurmalıdır. Kredilerin dilimler hâlinde kullandırılması halinde ise yalnızca ESG ilkeleriyle uyumlu dilimler yeşil veya sosyal olarak adlandırılmakta, bu sayede kredi aracına duyulan güven korunmaktadır. Bu süreçte raporlama kilit bir rol oynamaktadır, nitekim kredi alanlar fon tahsisine ve çevresel veya sosyal etkilerine ilişkin periyodik raporlar yayımlamalıdır. Sürdürülebilirliğe Bağlı Krediler için de benzer şekilde, KPI’lara yönelik ilerleme ve sonuçların hesaplanmasında kullanılan yöntemler raporlanmalıdır.
Doğrulama, uygulama zincirinin son güvenlik halkasını oluşturmakta, özellikle Sürdürülebilirliğe Bağlı Kredilerde, KPI’lara ulaşımın bağımsız üçüncü taraflarca doğrulanması tavsiye edilmektedir. Bu, tüm kredi katılımcıları için güven ve şeffaflık sağlanmasına yardımcı olmakta ve kredi alanın hesap verebilirliğe yönelik taahhüdünü ortaya koymaktadır.
E. Sonuç
Finansal teşvikleri belirli çevresel ve sosyal hedeflerle paralel hale getiren Yeşil Krediler, Sosyal Krediler ve Sürdürülebilirliğe Bağlı Krediler, olumlu etkiler yaratmak için birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan yollar sunmaktadır. Bu krediler için belirlenmiş ilkesel çerçeveler hem kredi alanlar hem de kredi verenler açısından netlik ve hesap verebilirlik sağlamakta; böylece sürdürülebilir finansın sadece bir trend değil, disiplinli, şeffaf ve ölçeklenebilir bir uygulamalar bütünü hâline gelmesi amaçlanmaktadır.
Bunun yanında yasal çerçeveler geliştikçe ve paydaş beklentileri arttıkça, kredilendirme süreçlerine ESG kriterlerinin entegre edilmesinin istisnai bir uygulama olmaktan çıkarak genel yaklaşım hâline gelmesi beklenmektedir. Bu bağlamda ESG kredi ilkeleri yalnızca sorumlu finansmanın bir yol haritasını sunmakla kalmamakta; aynı zamanda kurumlar için daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomiye geçişin itici güçlerinden biri olma yönünde stratejik bir fırsat teşkil etmektedir. Nitekim etkin şekilde uygulandığında, bu araçlar milyarlarca dolar değerindeki sermayeyi yenilenebilir enerji altyapısı, uygun fiyatlı konutlar ve iklim değişikliğine uyum projelerine yönlendirme potansiyeline sahiptir.