Ara
Close this search box.

Kasım 10, 2024

Şirketler Topluluğunda Hakimiyet İlişkisi Ve Hakim Şirketin Sorumluluğu

1. GİRİŞ

Günümüzde şirket sahipleri, tek bir şirket ile birden çok sektörde faaliyet göstermektense, genellikle şirketler topluluğu kurarak her bir şirket nezdinde farklı sektörlerde varlık göstermeyi tercih etmektedir. Şirketler arasındaki ilişkileri düzenlemek ve kurumsal yapıları daha şeffaf ve hesap verebilir hale getirmek için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) önemli yenilikler getirilmiştir; bunlardan biri de, bağlı ve hakim şirketler arasında hiyerarşik bir yapı öngören “şirketler topluluğu” kavramıdır.

Şirketler topluluğu hükümleri TTK’nın 195. ila 209. maddeleri arasında düzenlenmekte olup hakim şirketlerin bağlı şirketler üzerinde sahip olduğu yetkilere ve bu yetkilerin sınırlarına yer verilmiştir. Bu makalede, şirketler topluluğu kavramı, topluluk içinde güvenin rolü ve güvenden doğan sorumluluklar ele alınacaktır.

2. ŞİRKETLER TOPLULUĞU KAVRAMI

TTK 195’e göre Şirketler topluluğu bir şirketin diğer bir şirket üzerinde doğrudan veya dolaylı bir hakimiyet kurması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu hakimiyet çeşitli yollarla sağlanabilmektedir bunlar genellikle sermaye veya yönetim ilişkileri aracılığıyla yapılmaktadır. 

Hakim şirket, bağlı şirket üzerinde sahip olduğu bu hakimiyeti kullanarak, stratejik kararlar alır ve bağlı şirketin faaliyetlerini şekillendirir. Bu ilişki, topluluk içindeki bağlı şirketlerin bağımsız karar alma durumunu kısıtlamaktadır. Bu hakimiyet ilişkisi, topluluğun tüm ticari faaliyetlerinin bir merkezden yönetilmesine ve dolayısıyla daha stratejik bir karar alma mekanizmasının oluşmasına katkı sağlamaktadır.

TTK madde 198 uyarınca “Bir şirketin diğer bir şirketin sermayesinin %50’sinden fazlasına sahip olması, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu belirleyebilmesi veya finansal kaynakları üzerinde etkin bir kontrol sağlaması durumunda hâkimiyet ilişkisi oluşur.” bağlı şirketler üzerindeki hakimiyet, genellikle hisse oranı, yönetim kurulu üyeleri üzerindeki kontrol veya finansal kaynaklara erişim yoluyla sağlanabilmektedir.

Şirketler topluluğu yapısı, özellikle büyük holdinglerin ve çok uluslu şirketlerin yönetim yapısında yaygın olarak görülür. Bu yapılar, merkezi bir yönetim modeliyle, tüm bağlı şirketlerin tek bir strateji doğrultusunda faaliyet göstermesine olanak tanımaktadır. Ancak bu modelin etkin çalışabilmesi için hakim şirketin, bağlı şirketlerin menfaatlerini de gözetmesi gerekmektedir. Hakimiyetin kötüye kullanılması, topluluk içinde güvenden doğan sorumluluk hallerini doğurabilir.

3. HAKİM ŞİRKETİN BAĞLI ŞİRKET ÜZERİNDEKİ HAKİMİYETİNDEN DOĞAN SORUMLULUĞU 

Şirketler topluluğunda hakim şirketin bağlı şirket üzerindeki kontrolü ve bu kontrolün kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar TTK m. 202’de ele alınmıştır. Kanun koyucu bu madde uyarınca hakim şirketin bağlı şirket üzerindeki hakimiyetini kullanırken, bağlı şirketin ekonomik çıkarlarını gözetmiş ve bu ilişkinin sınırlarını belirlemiştir. 

A. Hakimiyetin Kullanımı

TTK madde 202/1’de, hakim şirketin, bağlı şirket üzerinde hakimiyetini kullanırken, bağlı şirketin menfaatlerini gözetmek zorunda olduğu açıkça belirtilmiştir. Şöyle ki, “Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz” hükmüyle hakim şirketin sahip olduğu ekonomik ve yönetimsel gücün sınırları çizilirken, hakimiyet ilişkisinin kötüye kullanılması da engellenmiştir. Aksi halde hakim şirketin, bağlı şirketin yönetiminde stratejik kararlar alması ve bağlayıcı talimatlar vermesi, bağlı şirketin bağımsız karar alma mekanizmasını zedeleyebilir ve bu durum, bağlı şirket için ekonomik anlamda olumsuz sonuçlar doğurabilecektir.

Özellikle, hakim şirketin karar alma süreçlerinde bağlı şirketin uzun vadeli menfaatlerine aykırı adımlar atması durumunda, bu kararlar, bağlı şirketin ticari geleceğini ve itibarını olumsuz etkileyebilir. Bu bağlamda, TTK madde 202/2’den anlaşılacağı üzere bağlı şirketin ekonomik varlığını tehlikeye atan kararlar, birleşmeler, bölünmeler, tür değiştirme, fesih ve buna benzer diğer işlemler hâkim şirketin sorumluluğundadır. Hakim şirket, bağlı şirketin menfaatlerine zarar verecek şekilde hareket ettiğinde, bu zararların tazmin edilmesi yükümlülüğü altına girmektedir. Bu tazmin sorumluluğu, hakim şirketin hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirdiği işlemler sonucunda doğan zararları gidermeyi hedeflemektedir. 

B. Hakim Şirkete Karşı Açılabilecek Davalar ve Koşulları

Bağlı şirketin hakim şirkete yukarıda belirtilen hallerden dolayı uğradığı zararı tazmin etmek amacıyla denkleştirme istemi veya tazminat davası öngörülmüştür. Denkleştirme, hakim şirketin yönlendirmesi sonucunda, bağlı şirketin yaptığı veya yapmaktan kaçındığı fiil ve işlemler veya aldığı veya almaktan kaçındığı önlemler nedeniyle ortaya çıkan kaybın giderilmesidir. Tazminat davası ise faaliyet yılı içerisinde denkleştirme fiilen gerçekleştirilmezse bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Bu davayı açabilmek için belli koşulların var olması aranmaktadır. Bunlardan ilki TTK kapsamında bağlı ve hakim ortaklık ilişkisinin bulunmasıdır. Diğer bir koşul ise TTK m.201 uyarınca anlaşılacağı üzere hukuka aykırılığın olması gerektiğidir. Hukuka aykırılıktan anlaşılması gereken söz konusu hakim şirketin, şirketler topluluğu kapsamında hakimiyet ilişkisini kullanması sonucunda bağlı şirketi zarara uğratmış olması ve bu zararın süresi içerisinde giderilmemesidir. Ancak bu koşulların varlığı halinde denkleştirme tazminatı istenebilir. Dava açma hakkına sahip olanlar arasında, bağlı şirketin yönetim kurulu, alacaklılar ve hissedarlar bulunmaktadır. Yargıtay 11. HD, E.2023/3867 K.2023/4856, T11.09.2023 sayılı kararında bağlı şirketin, hakim şirketin kullanmış olduğu kredilere kefalet nedeniyle borca batık duruma düştüğünü ve hakim şirketin hakimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamayacağı, kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yükleyemeyeceği belirtilmiş olup zararın tazminine hükmetmiştir.

Bir diğer dava ise pay sahiplerini ilgilendirmektedir. TTK m.202/2 uyarınca “genel kurul kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri” tarafından açılabilecek olan bu dava ile pay sahipleri hakim teşebbüsten zararlarının tazmini veyahut paylarının en az borsa değeri ile, borsa değeri söz konusu değilse de gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilmektedir.

Bu tür davaların dışında eğer bağlı şirket ve hakim şirket yöneticileri arasında yapılabilecek bir anlaşma ile TTK m.202/5 uyarınca “Bağlı şirketin yöneticileri, bu madde hükümleri dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının, bir sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten isteyebilir.” hükmü ile bağlı şirketin iki şirket arasında yapacağı bir sözleşme ile güvence altına alınabileceği öngörülmüştür.

4. SONUÇ 

Türk hukukunda çeşitli şirketleri tek bir yapı altında toplamak ve birden çok sektörde faaliyet gösterebilmeleri için şirketler topluluğu kavramı TTK’ya kazandırılmıştır. Bu kapsamda hakim şirketin, bağlı şirket üzerindeki kontrol ve yönetim yetkilerini kullanırken, bağlı şirketin ekonomik menfaatlerini göz önünde bulundurması esas alınmıştır. Hakimiyetin kötüye kullanılması, bağlı şirketin bağımsızlığını zedeleyebilmekte ve ekonomik kayıplara yol açabilmektedir. Bu tür durumlarda, TTK Madde 202, hakim şirketin sorumluluğunu belirlemekte ve zararların denkleştirilmesini öngörmektedir.

Hakim şirketin, bağlı şirketin çıkarlarına aykırı kararlar alması veya bağlayıcı talimatlar vermesi durumunda, denkleştirme davası açılabileceği gibi, pay sahiplerinin de haklarını koruma altına almak için dava açma hakkı bulunmaktadır. Ayrıca, hakim şirket ile bağlı şirket yöneticileri arasında yapılacak sözleşmelerle, bağlı şirketin menfaatleri güvence altına alınabilmektedir.

Bu süreçlerde, hakim ve bağlı şirketlerin çıkarlarını korumak ve yasal sorumluluklarını etkin bir şekilde yönetmek için hukuki destek almak büyük önem taşımaktadır.

 

Yazarlar

Oğuzcan Dozcan

Oğuzcan Dozcan

Kıdemli Avukat

Çağla Yargıç

Çağla Yargıç

Avukat

Yiğit Uslukan

Yiğit Uslukan

Yasal Stajyer