Giriş
İhtiyati haciz müessesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“İİK”) 257. vd. maddelerinde ve ihtiyati tedbir müessesi ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 389 vd. maddelerinde hukuki dayanağını bulan geçici hukuki koruma yöntemleridir. Mahkeme tarafından ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK m. 257’de sayılan şartların oluşmuş olması gerekmekte olup özellikle belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılan ve dolayısıyla geçici olarak belirsiz bir para borcunun konusu olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi (“APKİS”) kaynaklı tazminat talepli uyuşmazlıklarda ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartları işbu yazımızda kısaca açıklanmaya çalışılmıştır. Bunun yanında her ne kadar kural olarak para alacakları için ihtiyati tedbir talep edilemeyeceği kabul edilmekteyse de APKİS’den doğan tazminat talepli uyuşmazlıklarda istisnai olarak para alacağı için de ihtiyati tedbir kararı verilebilmekte olup işbu yazımızla bu husus da izah edilmeye çalışılmıştır.
İhtiyati Haciz Kararı Verilebilmesinin Şartları:
İİK m. 257 hükmü uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Eğer söz konusu borç, vadesi gelmemiş bir borç ise bu takdirde alacaklı yalnızca; borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep edebilecektir.
Yukarıdaki açıklamalarımız ışığında belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılan ve APKİS’den doğan bir uyuşmazlık nedeniyle ikame edilen davada, adi yazılı sözleşme kapsamında bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi, işbu bağımsız bölüm karşılığında sözleşme çerçevesinde kararlaştırılan bedeli ödediği takdirde işbu bedelden az olmamak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini talep edebilecektir zira uğranılan zararın ödenen bedelden az olmayacağı kuşkusuzdur. Ancak, kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak açılan bir davada tam bedel üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi hakkında herhangi bir yasal düzenleme bulunmamakta olup işbu boşluğu yüksek mahkeme, “ihtiyati haciz mahiyetindeki ihtiyati tedbir” kararı verilmesi yoluyla çözümlemeye çalışmakta olup bir alt başlıkta bu konuya değinilmektedir.
İhtiyati Tedbir Kararı Verilebilmesinin Şartları:
Her ne kadar APKİS’den doğan uyuşmazlığa ilişkin açılan tazminat davaları HMK m. 107 anlamında belirsiz alacak davası veya HMK m. 109 anlamında kısmi dava olarak ikame edilmekteyse de arsa sahibi ile yüklenici arasındaki APKİS çerçevesinde tarafların birbirine karşı olan alacakları üzerine, yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişinin talebiyle, alacağın herhangi bir kimseye verilmemesi ve/veya devredilmemesi şeklinde, HMK’nın 389. maddesi ve 391/1 maddesi; “Mahkeme … sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” hükmü uyarınca, ihtiyati tedbir konulabilecektir. Zira para borcu alacaklısının, alacağına kavuşmak için hiçbir şekilde ihtiyati tedbir yoluna başvuramayacağı sonucuna varılmamalıdır. Alacaklı, şartları varsa istisnai olarak, para alacağı için ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir. Örneğin alacaklı, borçlunun üçüncü kişideki alacağı bulunması halinde, üçüncü kişinin borçluya ödeme yapmasını önlemek için tedbir alabilir. [Bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 08.04.1999 T., 1999/303 E. ve 1999/1291 K. sayılı ilamı. Ayrıca bkz. Sütçü, Nezih, Uygulama ve Teoride Tüm Yönleriyle Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi, Cilt 1, Seçkin, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 8. Baskı, Ankara 2023, s. 2847.]
Bunun yanında, yukarıda da bahsedildiği üzere, para alacağı için de ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir veya direkt olarak ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Zira, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2012 T., 2012/24239 E. ve 2012/25011 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, belirsiz alacak davası veya kısmi davada alacak belirlenene kadar ki yargılama sürecinde veya davanın başında ihtiyati haciz yolu ile alacağın teminat altına alınması olanağı bulunmamaktadır. Maddenin lafzi yorumunda para alacağının teminat altına alınması uyuşmazlık konusu olmadığı için borçlunun taşınır veya taşınmaz mallarına ihtiyati tedbir konulamayacağı belirtilebilir.
Ancak asıl olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Hükümet gerekçesi bu iki hususu yeterli kabul etmektedir. Kaldı ki ihtiyati tedbir, ihtiyati hacze göre daha hafif sonuçları olan bir koruma tedbiridir. İhtiyati tedbirde borçlu yönünden sadece kayden tedbir konulmakta ve borçlu tedbire konu mal üzerinde sınırlı da olsa tasarrufuna devam edebilmektedir. Bu durumda, kısmi dava veya belirsiz alacak davasında, hakkın bulunması ve sebebin ortaya çıkması halinde borçlunun taşınır veya taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasında ve karar verilmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. (Aynı yönde bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 20.06.2013 T., 2013/8825 E. ve 2013/9382 K.)
Sonuç
APKİS’den doğan ve yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi tarafından ikame edilen belirsiz alacak davası ya da kısmi dava olarak açılan tazminat davalarında yasal şartları oluştuğu takdirde ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz yollarından birisi veya her ikisini birden talep ederek geçici hukuki koruma imkanlarından yararlanabilecektir.
Bu kapsamda, ihtiyati haciz yönünden, davada harca esas değer olarak gösterilen eş deyişle taşınmazın satın alımı karşılığında yükleniciye ödenen meblağ üzerinden ihtiyati haciz talep edilebilecektir. Ancak, kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak ikame edilen davada harca esas değer olarak gösterilen meblağdan arta kalan bakiye değer yani davanın tam değeri üzerinden ihtiyati haciz talep edilmesi, likit bir alacağın bulunmuyor olması yani para alacağının tespit edilemiyor olması nedeniyle kanunen mümkün olmamakla beraber ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talep edilebilecektir. Zira her ne kadar konusu para olan alacakları için ihtiyati tedbir talep etmek mümkün olmasa da kısmi dava veya belirsiz alacak davasında hakkın bulunması ve sebebin ortaya çıkması halinde borçlunun taşınır veya taşınmaz malları üzerine veya borçlunun üçüncü kişide alacağı bulunması halinde üçüncü kişinin borçluya ödeme yapmasını önlemek için işbu alacak üzerine alacağın ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesinde, yukarıda atıf yapılan Yargıtay kararları uyarınca, yasal bir engel bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Saygılarımızla,
Kılınç Hukuk & Danışmanlık