Eylül 25, 2025

Türk Hukuku Çerçevesinde Tahkimde Üçüncü Kişi Finansmanı

Ⅰ. Giriş 

Tahkim, taraflar arasında doğan uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeksizin daha hızlı, gizli ve esnek bir şekilde çözüme kavuşturulmasını sağlayan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Bu yönleriyle, özellikle ticari ilişkilerde ve karmaşık sözleşmesel ihtilaflarda taraflar tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. 

Ne var ki; tahkim yargılaması, çoğu zaman yüksek yargılama giderleri nedeniyle taraflar açısından mali açıdan zorlayıcı bir süreç haline gelebilmektedir. Özellikle uluslararası tahkimde tahkim merkezine ödenen kurum harçları, hakem ücretleri, bilirkişi raporları, uzman görüşleri gibi masraf kalemleri uyuşmazlık tarafları üzerinde ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Bu durum, dava ve tahkim giderlerini karşılamakta zorlanan tarafları, “üçüncü kişi finansmanı” olarak adlandırılan alternatif bir finansman modeline yöneltmektedir.

Üçüncü kişi finansmanı, uyuşmazlık taraflarından birinin yargılama giderlerinin, dava dışı bir üçüncü kişi veya kurum tarafından karşılanması esasına dayanan bir mekanizma olup finansman sağlayan üçüncü kişi, davanın lehe sonuçlanması halinde elde edilecek tazminattan belirli bir pay almayı hedeflerken, finansman alan taraf, yargılama sürecine ilişkin mali yükümlülüklerden geçici olarak kurtulmaktadır.

Bu makalede, üçüncü kişi finansmanı kavramı açıklandıktan sonra Türk hukukundaki güncel durumu değerlendirilecek, tahkim yargılamaları bakımından üçüncü kişi finansmanının uygulama alanı, olası etkileri ve hukuki sınırları irdelenecek ve ayrıca avantajları ile doğurabileceği riskler analiz edilecektir.

ⅠⅠ. Üçüncü Kişi Finansmanı Kavramı

Üçüncü kişi finansmanı, uyuşmazlığın tarafı olmayan bir finansörün davanın veya tahkim yargılamasının masraflarını üstlenmesi karşılığında uyuşmazlığın sonucunda elde edilecek tutardan pay almasını öngören bir finansal düzenleme modeli olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle üçüncü kişi finansörü, uyuşmazlığın iddia veya savunma tarafına sermaye ya da maddi destek sağlayan ve bunun karşılığında yargılama sonunda verilecek karardan doğrudan ekonomik menfaat elde etmeyi ya da karar neticesinde belirli bir yükümlülüğü üstlenmeyi amaçlayan kişi olarak kabul edilmektedir.

Bu kapsamda üçüncü kişi finansmanı yalnızca davacıya özgü bir mekanizma olarak görülmemektedir. Davalı taraf da yargılama masraflarının karşılanması amacıyla üçüncü bir finansörle anlaşma yapabilmektedir. Dolayısıyla finansman modeli tarafların her ikisi bakımından da kullanılabilmektedir. Finanse edilen tarafın niteliği geniş bir yelpazeye yayılmakta, bir gerçek kişi, bir tüzel kişi veya bazı durumlarda bir devlet dahi üçüncü kişi finansmanından yararlanabilmektedir.

ⅠⅠⅠ. Türk Hukukunda Üçüncü Kişi Finansmanının Hukuki Durumu 

Türk hukukunda üçüncü kişi finansmanını doğrudan düzenleyen ya da bu konuda açıkça yasak getiren herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle üçüncü kişi finansmanı, Türk hukuk sisteminde yasaklanmış bir faaliyet olarak değerlendirilememekte ve kural olarak uygulanabilir nitelikte görülmektedir. Nitekim Türkiye’de dava ve tahkim finansmanı alanında faaliyet gösteren bazı şirketlerin bulunduğu bilinmektedir. Ancak üçüncü kişi finansmanına ilişkin olarak karara bağlanmış herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durum, konunun henüz uygulamada çok sınırlı şekilde gündeme geldiğini ve yargı kararlarıyla somutlaşmadığını göstermektedir.

Mevcut hukuki durumda üçüncü kişi finansmanının serbest kabul edilmesi aynı zamanda önemli bir düzenleme ihtiyacını da gündeme getirmektedir. Zira mevzuatta bu kuruma ilişkin açık hükümlerin bulunmaması, uygulamada doğabilecek sorunların çözümünü güçleştirmektedir. Örneğin finansman sözleşmesinin hukuki niteliği, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin nasıl belirleneceği, finansmanın kapsamının hangi sınırlar içinde kabul edileceği ve finansörün hakem kararına etkisinin ne şekilde değerlendirileceği gibi konular belirsizliğini korumaktadır. Bu belirsizliklerin giderilebilmesi için genel sözleşme hukuku hükümlerine ve sözleşme serbestisi ilkesine başvurulması gerekmekte olup bu da taraflar açısından öngörülebilirliği azaltmaktadır.

Ayrıca bir sonraki başlık altında değinileceği üzere Türk hukuk sisteminde üçüncü kişi finansmanı bakımından denetim ve şeffaflık mekanizmalarının da düzenlenmemiş olması, tarafların ve hakemlerin karşılaşabileceği riskleri artırmaktadır. Finansmanın varlığının veya finansörün kimliğinin açıklanmasına ilişkin herhangi bir yükümlülük bulunmadığı için, hakemlerin tarafsızlığına gölge düşürebilecek durumların ortaya çıkması halinde çözüm yolu sınırlı kalmaktadır. Bu durum, özellikle tarafların hakem reddi ve iptal davaları bakımından belirsizlik doğurabilmektedir.

Diğer yandan, üçüncü kişi finansmanının Türk hukukunda açıkça düzenlenmemiş olması, bu alandaki uygulamaların uluslararası standartlardan kopuk şekilde gelişmesine yol açabilecektir. Nitekim uluslararası tahkim kurumları, finansmanın ifşası ve finansörün yargılama masraflarına etkisine dair çeşitli ilkeler geliştirmeye başlamışlardır. Türk hukukunda benzer bir yaklaşım benimsenmediği takdirde, taraflar açısından eşitlik ve şeffaflık ilkelerinin zedelenmesi ihtimali ortaya çıkabilecektir.

Sonuç olarak, mevcut durumda üçüncü kişi finansmanı Türk hukukunda uygulanabilir bir kurum olarak kabul edilmekte, ancak düzenleme boşluğu nedeniyle tarafların ve uygulayıcıların karşılaşabileceği sorunların çözümü genel ilkelerle sınırlandırılmaktadır.

Ⅳ. Tahkimde Üçüncü Kişi Finansmanının Avantajları ve Riskleri

Üçüncü kişi finansmanı, tahkim yargılamalarında taraflara önemli imkanlar sunmakta olmakla birlikte aynı zamanda bir önceki başlık altında da kısaca değinildiği üzere çeşitli riskler de doğurmaktadır. Aşağıdaki tabloda bu mekanizmanın başlıca avantajları ve riskleri özetlenmektedir:

AvantajlarRiskler
Adalete erişimi kolaylaştırmakta ve tarafların ekonomik engeller nedeniyle hak arama yollarından mahrum kalmalarını önlemektedir.Hakemlerin tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşürebilecek çıkar çatışması ihtimallerini artırmaktadır.
Tahkim masraflarının finansör tarafından üstlenilmesi, tarafların mali riskini azaltmakta ve nakit akışının korunmasına katkı sağlamaktadır.Finansörün davaya müdahalesi, tarafın iradesinin ve avukat ile müvekkil ilişkisinin zedelenmesine yol açabilmektedir.
Finansörlerin ayrıntılı inceleme yapması, zayıf davaların elenmesini sağlamakta ve yalnızca güçlü iddiaların tahkime taşınmasına imkân vermektedir.Kaybeden tarafın karşı tarafa ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderleri, finansör tarafından karşılanmadığından, masrafların tahsil edilememesi riskini doğurmaktadır.
Finansörün objektif değerlendirmesi, tarafların uyuşmazlığa gerçekçi yaklaşmalarını sağlamakta ve uzlaşma ihtimalini artırmaktadır.Finansörlerin yükümlülüklerini düzenleyen açık kuralların bulunmaması, etik ve hukuki belirsizliklere yol açmaktadır.

Tabloda da görüldüğü üzere, üçüncü kişi finansmanı tahkimde adalete erişim ve risk paylaşımı gibi olumlu katkılar sunmakla beraber şeffaflık, çıkar çatışması ve masraf yükü gibi konularda ciddi sorun alanları yaratmaktadır. Bu nedenle, finansmanın uygulanmasında hem tarafların hem de hakemlerin özen göstermesi ve uluslararası uygulamalardan yararlanılması önem arz etmektedir.

Ⅴ. Sonuç

Tahkim, hızlı ve esnek yapısı ile özellikle ticari uyuşmazlıklarda tarafların başvurmayı tercih ettiği bir çözüm yolu olmakla birlikte yüksek yargılama giderleri nedeniyle her zaman erişilebilir olmamaktadır. Bu noktada üçüncü kişi finansmanı, tarafların mali yüklerini hafifletmekte olduğundan önemli bir alternatif mekanizma olarak öne çıkmaktadır.

Türk hukukunda üçüncü kişi finansmanını doğrudan düzenleyen veya yasaklayan herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamakta olup bu durum uygulamanın kural olarak mümkün olduğunu göstermektedir. Ancak açık düzenleme eksikliği, finansman sözleşmelerinin niteliği, tarafların yükümlülükleri, hakemlerin tarafsızlığı ve şeffaflık ilkesi gibi birçok noktada belirsizlik yaratmaktadır. Bu belirsizliklerin, yalnızca genel sözleşme hukuku hükümleri ve sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde çözümlenmesi taraflar açısından öngörülebilirliği sınırlı hale getirmektedir.

Uluslararası tahkimde finansmanın ifşasına, finansörün rolüne ve masraflara etkisine dair kurallar geliştirilmeye başlanmış olup Türk hukukunun da benzer düzenlemelerle bu alandaki boşluğu doldurması büyük önem taşımaktadır. Böyle bir adım, hem taraflar arasındaki dengeyi ve eşitliği güçlendirecek hem de tahkim kurumunun güvenilirliğini artıracaktır.

Sonuç olarak üçüncü kişi finansmanı, Türk hukukunda tahkim yargılamalarında uygulanabilir bir mekanizma olarak görülmekte ve tahkim yargılamasına erişim bakımından önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak bu fırsatların risklere dönüşmemesi, şeffaflık ve çıkar çatışması gibi sorunların önlenmesi için açık ve kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Yazarlar

Duygu Doğan Şahiner

Duygu Doğan Şahiner

Ortak

Aleyna Kekeva

Aleyna Kekeva

Avukat