GİRİŞ
Türk hukuk tahtında, kural olarak şirketlerin kendi paylarını iktisap etmeleri yasak olmasına rağmen anonim şirketler kendi paylarına ancak kanunda düzenlenmiş olan şartlar, usuller ve sınırlara uygun olarak sahip olabilir. Bir anonim şirket kendi paylarını iktisap ettiğinde ilgili paylar ortadan kalkmamakta, şirket bünyesinde kalmaya devam etmektedir. Kanun koyucu anonim şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesini serbestiye bağlamamış; 07.02.2025 tarihi itibariyle güncel olarak bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) tahtında birtakım sınırlamalar getirmiştir. Şirketin kendi paylarını iktisabı ile ortaklık malvarlığında azalma olacağından dolayı TTK’nın 379. vd. maddelerinde öngörülen bu kısıtlamaların temel amacı ortaklık alacaklarının ve sermayenin korunmasıdır.
A. ANONİM ŞİRKETLERİN KENDİ PAYLARINI İKTİSABINA İLİŞKİN SINIRLAMALAR
Şirket tarafından kendi paylarını iktisabın en önemli sınırlarından birini TTK’nın 379/1. maddesi teşkil eder. Söz konusu hükme göre bir anonim şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonucunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap veya rehin kabul edemez. Görüleceği üzere kanun koyucu şirketin kendi paylarını iktisabını tamamen yasaklamamakta ancak değersel bir sınırlama getirmektedir. Anonim şirket sermayesinin onda birine kadar kendi paylarını ivazlı olarak iktisap edebilecek ve söz konusu payları da elden çıkartma zorunluluğunda bulunamayacaktır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise bahsedilen onda birlik değerin payların itibari değeri olduğudur; borsa veya pazar değerleri olmadığıdır. Bu sınırlama üçüncü kişilerin dolaylı temsil yolu ile kendi adlarına ancak şirket hesabına hareket ettikleri durumlarda da uygulama alanı bulacaktır.
Şirketin kendi paylarını iktisabı için yetkili olacak organ ise yine TTK’nın 379/2. maddesi uyarınca, , kanuni sınıra uymak şartı ile pay iktisabı için genel kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi zorunludur. Görüleceği üzere kanun koyucu genel kurula pay iktisabına ilişkin kontrol yetkisi tanımlamıştır. Madde hükmünün gerekçesi incelendiğinde genel kurulun bu konuda başka bir organı yetkilendiremeyeceği görülecektir. Yetki en çok beş yıl için verilebilir. Yönetim kurulunun yetkiyi isteyebilmesi için somut ve yakın bir tarihte ortaya çıkabilecek bir tehlikeye veya kayba işaret etmesi vb. bir duruma ilişkin bir sebep göstermesi şart değildir. Yyetki, hiçbir sebep gösterilmeden sadece gereğinde kullanılmak üzere istenebilir. Ancak genel kurul yetkinin kullanılmasını belli amaçlara bağlayabilir. Genel kurulun belirleyeceği yetkiyi kullanma sebebi kanuna, ahlaka ve adaba aykırı ve borsa ticareti yapmaya yönelik olamaz. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da verilen yetkide iktisap veya rehin olarak kabul edilecek payların itibari değer sayılarının belirtilmesi ve toplam itibari değerleriyle söz konusu edilecek paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırının gösterilmesi gerektiğidir.
Ancak istisnai olarak genel kurul tarafından yetkilendirme mevcut olması bile anonim şirketin yönetim kurulu aracılığıyla kendi paylarını iktisap edebilmesi mümkündür. Bu istisna TTK’nın 381. maddesinde “yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde” olarak düzenlenmiştir. Yakın ve ciddi tehlikenin hemen akla gelen örnekleri, şirketin, kendi paylarını iktisap edememesi durumunda borca batık bir kişiden alacağın tahsil edilememesi, hisse senetlerinin borsada ani düşmesi veya düşebilecek durumda bulunması, şirket hakimiyetinin başka bir grubun eline geçmesi veya geçecek olmasıdır. Diğer yandan bu şekilde pay iktisabı yapılması durumunda yönetim kurulu yapılacak olan ilk genel kurulda iktisabın sebebi ve amacı, iktisap edilen payların sayıları, itibari değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği ve bedeli ve ödeme şartları hususlarında yazılı olarak bilgi verir. Burada unutulmamalıdır ki ilgili hükümde öngörülen istisna ancak genel kurul tarafından yapılacak olan yetkilendirilmenin aranmamasına ilişkindir; şirketin kendi paylarını iktisabı için diğer kanuni şartların aynen gerçekleşmiş olması halen aranmaktadır.
Şirket tarafından iktisap edilecek payların bedeli şirketin sermayesini aşan malvarlığı değeri olarak tanımlanabilecek olan net aktiften ödenebilir. Ancak kanun koyucu TTK’nın 379/3. maddesi tahtında buna ilişkin bir kanuni sınırlama öngörmüş ve iktisap edilecek payların bedellerinin düştükten sonra şirketin halen net aktife sahip olması zorunluluğunu aramıştır. Diğer yandan ilgili net aktifin tutarı en az “esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı” kadar olmalıdır. TTK’nın 379/4. maddeye göre anonim şirket ancak bedelleri tamamen ödenmiş ortaklık paylarını iktisap edebilir.
Diğer yandan kanun koyucu TTK’nın 380. maddede şirketin kendi paylarını iktisap etmek amacıyla, başka bir kişiyle yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi olan hukuki işlemlerin batıl olacağını düzenlemiştir. İşbu madde şirketin, kendi paylarını başkasının, yani üçüncü bir kişinin satın alabilmesi için onu finanse etmesine, onu ödünç veya teminat vererek veya diğer araçlarla desteklemesine, ona yardımcı olmasına yönelik hukukî işlemleri batıl sayarak, TTK’nın 379. maddesinin etkisiz kalmasını ve dolanılmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Son olarak TTK’nın 389. maddesi uyarınca anonim şirket iktisap ettiği kendi paylarından doğan hakları kullanamayacak, şirketin sahip olduğu ilgili paylardan doğan pay sahipliği hakları paylar şirketin uhdesinde bulunduğu süre zarfında donacaktır.,
TTK, şirketin kendi paylarını yukarıda açıklanan şartlara tabi olmaksızın iktisap etmesine yönelik birtakım istisnalar da getirmiştir. TTK’nın 382. maddesine göre;
- Esas sermayenin azaltılması söz konusu ise,
- Küllî halefiyet kuralının gereğiyse,
- Bir kanuni satın alma yükümünden doğuyorsa,
- Bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartıyla ve cebrî icradan, bir şirket alacağının tahsili amacına yönelikse,
- Şirket, menkul kıymetler şirketiyse
TTK’nın 379. maddesindeki koşullar aranmaksızın şirket kendi paylarını iktisap edebilir. Benzer şekilde, TTK’nın 383. maddesi de, şirketin kendi paylarını bağış ve vasiyetname yolu ile ivazsız, yani karşılıksız iktisap etmesi durumunda da bu şartlara tabi olmayacağını düzenlemiştir. Ancak TTK’nın 382. ve 383. maddelerinde düzenlenen bu istisnai durumlarda, şirkete kendi paylarını elden çıkarma zorunluluğu getirilmiştir. TTK’nın 384. maddesine göre; sermayenin onda birini aşan paylar için, iktisap edilen paylar, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz ve herhâlde iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden çıkartılmalıdır.
B. SONUÇ
07.02.2025 tarihiyle güncel olan mevzuat uyarınca, anonim şirketin kendi paylarını iktisabına ilişkin kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir. Şirketin kendi paylarını ivazlı olarak iktisap edebilmesi için yönetim kurulunun genel kuruldan alacağı yetki ve iktisap edilecek payların değerinin şirket sermayesinin onda birini aşmaması şartları öngörülmüştür. Ancak “yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde” yönetim kurulu genel kuruldan yetki almadan da pay iktisabı gerçekleştirebilecektir. Diğer yandan şirketin iktisap ettiği paylardan doğan pay sahipliği hakları ilgili paylar şirket uhdesinde kaldığı süre boyunca kullanılamayacaktır. Kanun koyucu, şirketin birtakım zorunluluklardan dolayı kendi paylarını iktisap etmesi durumunda da, bu sınırlamalara birtakım istisnalar getirmiş ancak bu durumlar da payların devirleri mümkün olur olmaz ve herhâlde iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden çıkartılmasını zorunlu tutmuştur.