1. I. GİRİŞ
Tasarımlar gerek Türk Hukuku’nda gerekse de Avrupa Birliği (“AB”) ve Amerika Birleşik Devletleri (“ABD”) gibi hemen hemen tüm ülkelerin hukukundaki çeşitli mevzuatlar ve uluslararası anlaşmalar ile koruma altına alınmıştır. Ancak, bahse konu ülkelerin mevzuatları ve içtihatları, kendine has dinamikleri olan moda sektöründe meydana getirilen moda tasarımlarına ilişkin spesifik düzenlemelere yer vermemekte ve bu nedenle tasarımcılarının tam olarak koruyamadığı gerekçesi ile sıklıkla eleştirilmektedir.
Moda sektöründe tasarımların hukuki olarak korunması; yaratıcılığı ve yeniliği teşvik ederek uluslararası piyasalarda önemli bir rol oynayan görsel tasarıma dayalı dinamik endüstrisinin gelişimine katkı sağladığından tasarımların hangi kriterleri sağlaması halinde “özgün” olarak kabul edilebileceği ve bu doğrultuda tasarımlara sağlanan fikri mülkiyet korumasından yararlanabileceği hususunun tespiti önem arz etmektedir.
2. II. TASARIMLARIN ÖZGÜNLÜK KRİTERLERİ VE TASARIM HAKKI İHLALLERİ
2.1.a. AB ve ABD Hukukuna İlişkin Değerlendirmeler
AB Hukuku’nun topluluk tasarımlara ilişkin korumaları düzenleyen 6/2002 sayılı Yönetmelik’in 5.maddesi uyarınca, tasarımların yalnızca aynı tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olması halinde yeni kabul edileceği ve tasarımlar arasındaki ayniyetin tasarımların yalnızca önemsiz detaylarda farklılaşmasına göre değerlendirileceği düzenlenmektedir. Yine aynı yönetmeliğin 6.maddesinde ise, tasarımların yeni veya özgün kabul edilebilmesi için daha önce meydana getirilen tasarımlardan ya da tasarımın spesifik özelliklerinden önemli ölçüde farklılık göstermesi gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar çeşitli mevzuatlar uyarınca tasarımın özgün niteliğini belirlemek için sahip olması gereken kriterler hüküm altına alınmış olsa da uygulamada, ürünün işlevsel özellikleri ile iç içe meydana getirilen moda tasarımlarının ayırt edici niteliğinin sınırları keskin bir şekilde çizilememekte ve ünlü tasarımcıların, tasarımlarının kopyalandığı iddiası sıklıkla yargı önünde tartışılmaktadır.
Tasarım hakkı ihlallerine ilişkin emsal bir karar teşkil eden Star Athletica, LLC v. Varsity Brands, Inc davasında, Varsity Brands, çizgi, şerit ve diğer birtakım estetik unsurlar ile diğer üniformalardan ayrışan bir tasarım niteliğinde olduğunu belirttiği ponpon kız üniformalarının Star Atlethica tarafından kullanıldığını ileri sürerken, Star Athletica ise Varsity Brands tarafından ayrıştırıcı olarak ileri sürülen unsurların bağımsız bir fonksiyonu olmadığını, çizgi, şerit ve diğer tasarım unsurlarının hem işlevsel bir gereklilik olduğu hem de bilgilendirme fonksiyonu taşıdığını, yani söz konusu unsurların üniformadan bağımsız olarak herhangi bir estetik değere sahip olmaması nedeniyle tasarım olarak korunamayacağını ileri sürmüştür.

Star Athletica, L.L.C. v. Varsity Brands, Inc., 137 S. Ct. 1002 (2017).
İlk derece mahkemesinin, üniforma tasarımlarının üniformanın ayrılmaz bir parçası olması nedeniyle Star’ın söz konusu kullanımlarının haksız olduğu değerlendirmesine karşılık Temyiz Mahkemesi, incelemesi neticesinde “useful article” olarak adlandırılan doktrini ortaya çıkmış ve işbu doktrin ile tasarımların telif hakkı kapsamında korunabilmesi için tasarımın fayda sağlayan unsurlarının estetik unsurlardan ayrışabilir olması gerektiği ortaya konularak tasarımların benzer olup olmadığının değerlendirilmesinde “iki aşamalı test” metodunun uygulanması gerektiği içtihat edilmiştir. Buna göre; “useful article” tasarımına dahil edilen bir özellik,
- “Useful article”dan ayrı olarak algılanabilen iki veya üç boyutlu bir sanat eseri olarak kabul edilebilirse,
- “Useful article”dan ayrı bir şekilde hayal edildiğinde bir resim, grafik veya heykel olarak korunabilir nitelikteyse,
telif hakkı korumasına hak kazanacağını belirtmiştir.
İşbu kriterler ışığında Temyiz Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını bozarak tasarımın spesifik özelliklerinin, bu tasarımlar “useful article”dan ayrılabilir olmasa bile telif hakkına sahip olabileceğine karar vermiştir.
Temyiz Mahkemesi’nin işbu emsal kararı, Puma tarafından Forever 21’a Puma’nın ünlü “Crepeer” ve “Fur Slide” model ayakkabılarının taklit ettiği iddiası ile yargı önüne taşınan Puma v Forever 21 davasında da inceleme konusu olmuştur.
Puma “Creeper” | Forever 21 | Puma “Fur Slide” | Forever 21 |


Star Athletica, L.L.C. v. Varsity Brands, Inc., 137 S. Ct. 1002 (2017).
İşbu dava kapsamında Puma, her iki model ayakkabısının sahip olduğu ayakkabı tabanı, doku ve tasarımı gibi unsurları ile piyasadaki diğer birçok ayakkabıdan ayrıştığını iddia ederken Forever 21, söz konusu tasarımlarının telif hakkına tabi olmadığını ileri sürmüştür. Forever 21’ın iddialarına karşı Puma; Star Athletica, LLC v. Varsity Brands, Inc davasındaki metotları örnek göstererek ayakkabı tabanı üzerinde “rahatça bağlanmış saten fiyonkun”, ayakkabılardan ayrı olarak iki veya üç boyutlu bir sanat eseri olarak algılanabileceğini ve kendi başına veya başka bir somut ifade ortamında korunabilir nitelikte bir resim, grafik veya heykel olarak nitelendirilebileceğini ileri sürmüştür. Tarafların, mahkeme dışında anlaşmaya varmış olması nedeniyle “useful article” metodu mezkûr davada inceleme kapsamında alınamamış ancak söz konusu metot tasarımın ayırt edici niteliğinin değerlendirmesi açısından pek çok davaya etki etmiştir.
Tasarım hakkı ihlallerinin en bilinen ve en çok tartışma yaratan örneği ise Christian Louboutin’in kırmızı topuklu ayakkabı tasarımına ilişkin olarak karşımıza çıkmaktadır. Christian Louboutin’in ikonik tasarımını kopyaladığı iddiası ile Van Haren’e karşı açtığı davada, Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından “kırmızı tabanın” kaynak gösterme fonksiyonu olup olmadığı değerlendirilmiş ve “kırmızı taban” unsurunun ürünün doğası gereği bulunması gereken bir özellik olmaması ve “kırmızı taban”lı ayakkabıların Christian Louboutin markası için kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olduğu gerekçesi ile Van Haren’e ait tasarımların Christian Louboutin tasarımlarının ihlali niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

CJEU, C-163/16, 12.06.2018
Ne var ki, ABD Mahkemelerinde görülen Christian Louboutin v Yves Saint Lauren davasında; Christian Louboutin yaygın bir kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığı kabul edilen tescilli kırmızı tabanlı topuklu ayakkabılarını, Yves Saint Lauren’in monokrom kırmızı ayakkabılarının kendi kırmızı tabanlı ayakkabılarını kopyaladığı gerekçesi ile açtığı davada; bahse konu tasarımlara ilişkin olarak Temyiz Mahkemesi “kırmızı taban” unsurunun ayakkabıdan bağımsız olarak estetik bir unsur olarak korunamayacağı, Louboutin’ın ayakkabılar üzerinde yarattığı ayırt ediciliğin ancak ayakkabı ile ayakkabı tabanının kontrast yaratacak şekilde tasarlanması halinde sağlanacağı, davaya konu tasarımda ayakkabı ile taban arasında herhangi bir kontrast bulunmadığı ve monokrom kırmızı olacak şekilde bir ayakkabı tasarlandığı gerekçesi ile Christian Louboutin’ın taleplerini reddetmiş ve Yves Saint Lauren’in kontrast oluşturmayacak şekildeki tasarımı ile ayakkabı üretimine devam edebileceğine karar vermiştir.
2.2.b. Türk Hukukuna İlişkin Değerlendirmeler
Moda tasarımları, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) uyarınca “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanan eser niteliğinde kabul edilmekte olup FSEK’in 4.maddesi uyarınca “güzel sanat eserleri” olarak nitelendirilmektedir. Bu kapsamda bir tasarımın fikri mülkiyet hakkının korunması için sahibinin hususiyetini taşıması gerektiği söylenebilecektir. İşbu “sahibinin hususiyeti” kavramından ne anlaşılması gerektiği ilgili kanunun lafzında açıklanmamış olmakla birlikte bu unsurun eser sahibinin yaratıcı fikri çabasını ve yeniliğini ifade ettiği kabul edilmektedir. Bununla birlikte, kıyafet tasarımlarının FSEK uyarınca “güzel sanat eserleri” arasında sayılması nedeniyle işbu şartlara ek olarak tasarımın “estetik değere sahip olması” şartı da aranmaktadır.
Bu minvalde, kıyafet tasarımlarının güzel sanat eseri vasfının varlığı için ürünün basit yaratımlardan uzak, günlük ve normal kullanımın ötesinde, işlevsel bir amaçtan ziyade, sanatsal bir faaliyet sonucu, estetik duygusuna hitap etmek amacıyla yaratılan ve sanatsal özelliği yüksek bir ürün olması gerekmektedir. Başka bir deyişle standart, ürünün işleve ve niteliğe uygun tasarıma sahip kıyafetler bir “eser” olarak kabul edilmeyecek ancak estetik değere sahip olan kıyafet tasarımları fikri mülkiyet korumasından yararlanabilecektir.
Bu hususta Yargıtay vermiş olduğu kararında, bir moda tasarımına konu ürünün çok tanınmış bir marka veya markasız olarak piyasaya sürülmesi, daha önceki moda tasarımlarından farklı olması, fiyatının çok yüksek veya düşük olması, güzel sanat eseri vasfı açısından bir önem taşımayacağını; moda tasarımının eser niteliğine haiz olup olmadığının değerlendirmesinde “seri üretim yoluyla ticari kullanım amacını aşan ve işlevsel özelliğin çok ötesinde, seyir hissi yaratmak üzere meydana getirilmiş yüksek düzeyde estetik vasfa sahip” olup olmadığı ölçütünün esas alınması gerektiğini belirtmiştir.
3. III. SONUÇ
AB ve ABD hukuku uyarınca içtihatlar ile gelişen tasarım ihlallerine yönelik değerlendirmelerde, genel olarak (i) tasarımın kendisini diğer tasarımlardan farklı kılan ve ayırt ediciliğini sağlayan bir niteliğinin olup olmadığı (ii) ayırt edici unsurun tasarımın kendisinden bağımsız olarak da korunabilir nitelikte olup olmadığı ve (iii) ürünün doğası gereği sahip olması gereken niteliklerden bağımsızlaşarak kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olup olmadığı hususları incelemeye konu edilmiştir.
Türk hukukunda ise moda tasarımları FSEK uyarınca koruma altına alınarak, (i) sahibinin hususiyetini taşıyan, (ii) estetik değere sahip olan ve (iii) işlevsellik fonksiyonundan bağımsızlaşarak özgün bir yaratım ortaya koyan moda tasarımlarının fikri mülkiyet korumasından yararlanabileceği hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki, moda tasarımlarına ilişkin özel düzenlemelerin yer almaması, özellikle ABD ve AB hukukunda tasarımın özgünlük niteliğine ilişkin pek çok tartışma yaratmış ve tanzim edilen kararlar sektördeki tasarımcıların eleştirileri ile karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda, tasarımların özgünlüğünün hukuki koruma süreçlerinde daha etkili bir şekilde değerlendirilmesi gerekliliği, moda endüstrisinde sürdürülebilir yaratıcılığı ve adil rekabeti destekleyebilecek özel düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymaktadır.
Saygılarımızla,
Av. Gökçe ERGÜN
Av. Yaren TÜRE