GİRİŞ
Son döneme damga vuran yapay zeka modellemelerden bir tanesi kuşkusuz GPT-3 yani Generative Pre-trained Transformer; Türkçe ifadesiyle Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü 3 modelidir.
GPT-3, yapay zeka başta olmak üzere çığır açıcı birçok alanda proje ve AR-GE çalışmaları yürüten SpaceX, Tesla gibi şirketlerin CEO’su Elon Musk; Loopt, Y Combinator girişimleriyle tanınan Sam Altman ve AlexNet, AlphaGo, TensorFlow gibi yazılım ve network mucitlerinden olan Ilya Sutskever gibi bilgisayar uzmanı ve yatırımcıların kurucuları arasında bulunduğu yapay zeka AR-GE şirketi olan OpenAI tarafından geliştirilmiştir. GPT-3, insanlarca yazılan ve oluşturulan metinlere ve grafiklere benzer içerikleri üretmek amacıyla derin öğrenme (deep learning) metodunu kullanan özbağlanımlı (autoregression) bir dil modeli olarak tanımlanmaktadır.
Bir önceki sürümü olan GPT-2’de “1.5” milyar parametre ile veri işleyen sistem, GPT-3’te ise 175 milyar parametre ile çözümleme yapacağı için, çok ileri seviyede içerik üretimi gerçekleştirebileceği ifade edilmektedir.[1] Öyle ki, GPT-3 kendisine yöneltilebilen bir soruyu, oldukça akademik bir dille, sanki bir insan ya da bir akademisyen kaleme almışçasına cevaplandırabilmektedir. Bununla birlikte, bu denli kaliteli ve nitelikli içerik üretebilen bir yapay zekanın pek çok riski barındırdığı ve birçok soruna yol açabileceği de ifade edilmektedir.
İşbu makalede, GPT-3 yapay zeka modelinin oluşturduğu riskler, yol açabileceği sorunlar ve bunların hukuki incelemesine yer verilecektir.
GPT-3’ÜN HUKUKİ ANLAMDA OLUŞTURABİLECEĞİ RİSKLER VE BU RİSKLERİN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
GPT-3, yazılımsal bir dil modeli olduğu için, oluşturduğu risklerin dil, ifade, yazım, haber alma, haber verme gibi konularla bağlantılı olarak ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda örneğin, aşağıda belirtileceği üzere kişilik haklarına ilişkin konular, ceza hukukunda hakaret suçu, fikri mülkiyet alanında eser ve telif hakkı koruması gibi hususlar GPT-3’ün oluşturabileceği esas risklerin temelini teşkil edecektir.
Bunun yanı sıra, GPT-3 CSS, JavaScript ve Python yazılımlarını kullanarak kodlama, program yazımı, grafik tasarımı konularında da yararlanılabilen bir yapay zeka olduğundan; hızlıca algoritma ve bot üretimi, scam (dolandırıcılık) planları ve kimlik avının da GPT-3 kullanımı kapsamında meydana gelme riskinin bulunduğunu belirtmek gerekir.
Dolayısıyla dolandırıcılık suçu ile bilişim sistemlerine ilişkin suçlar (bilişim sistemine hukuka aykırı girme, bilişim sistemindeki verileri bozma, engelleme, yok etme vb.) başta olmak üzere, kişisel verilere kadar birçok alanda GPT-3’ün sebep olabileceği hukuk ihlalleri gündeme gelebilecektir.
Temel olarak insan tarafından sağlanan veriler arasından yapay zeka ile yaptığı veri taraması sonucu içerik üreten GPT-3, insanın sahip olduğu mantıksal ve sezgisel seçim kabiliyetini her zaman kullanamamaktadır. Örneğin, GPT-3’e kodlama yapması için sağlanan veriler arasında; kullanıcının yeme fiilini gerçekleştirdiğini ifade ettiği, ancak ne yediğini belirtmediği bir senaryoda (“Ben ……… yiyorum”), GPT-3 insanlar tarafından en çok sağlanan verileri tarayarak, elma nesnesini seçerek, “Ben elma yiyorum” şeklinde bir içerik üretebilecektir.
Görüldüğü üzere, GPT-3’ün ürettiği içerikler, mantıksal ve sezgisel insan düşüncesinin doğrudan yansıması olmayıp, GPT-3’ün kullanmakta olduğu veritabanına insanlarca sağlanan verilere göre şekil almaktadır. Bu durum ise, üretilen içeriğin görünüşü itibariyle bir insan tarafından oluşturulduğu izlenimi verecek kadar kusursuz olmakla birlikte içeriğin doğruluğu ve tutarlılığı yönünden manipülasyon ve dezenformasyona yol açabilecek kadar tehlikeli sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Bir diğer deyişle, GPT-3 ürettiği metinlerin ürkütücü gerçekçiliğiyle, yanlış bilgi ve asılsız haberlerin hızla yayılımına neden olma riski taşımaktadır.
GPT-3’ün bu anlamda taşıdığı risklerin ilk olarak kişilik hakları ve bilgi alma hakkına halel getirebileceği değerlendirilmektedir. Benzer şekilde, dilden dile ve kültürden kültüre farklılık göstermekle birlikte, internet genelinde kadınları cinsel birer obje olarak tanımlayan çok fazla içerik bulunması sebebiyle, GPT-3 tarafından oluşturulacak bir içerikte; örneğin kadınları cinsel yönden aşağılayıcı, zedeleyici, tahkir edici sıfatların bulunması veya bunun gibi ayrımcılığa yol açabilecek pek çok ifadenin bulunması olası görülmektedir. Bu halde de kişilik haklarının medeni hukuktaki görünümlerinin yanı sıra, ceza hukukunda hakaret suçuna karşılık gelen fiillerin işlenmesi de söz konusu olacaktır ki, burada artık tespit edilemeyen bir fail olmasına rağmen, şeref ve haysiyeti zedelenmiş bir kimse veya kesim söz konusu olabilecektir.
GPT-3’ün çözümleme ile oluşturduğu içeriklerde, online veritabanı üzerinde yer alan sayısız veri taranarak bir metin ya da görsel yaratılabilmektedir. Dolayısıyla, GPT-3’ün kullanımına ilişkin olarak akla gelen sorulardan biri de GPT-3 ile oluşturulan içeriğin telif hakları bağlamında üçüncü kişilerin fikri mülkiyet haklarını ihlal edip etmeyeceği hususunu ilgilendirmektedir. Neticede, GPT-3 tarafından üretilen içerik insanlar tarafından sağlanan veriler üzerinden oluşturulmaktadır. Bu doğrultuda, üretilen içeriklerden bir kısmının telif haklarını ihlal edip etmeyeceği gündeme gelmektedir. Örneğin akademik ve edebi yazılarda sıklıkla karşılaşılan bir durum olarak, üretilen içeriğin (tez, makale vb.) Turnitin, Urkund gibi yazılımlar vasıtasıyla denetlenmesi, böylelikle başka içeriklerden iltibas yapılıp yapılmadığının ortaya konulması söz konusu olmaktadır. Genel itibarıyla akademik ya da edebi yazılarda, alıntılanan metindeki cümle öğeleri değiştirilerek (paraphrasing) ve/veya açık atıflarda bulunularak yeniden özgün bir eser oluşturulmaktadır. GPT-3 ile paraphrasing olanağının bulunup bulunmadığı, alıntılanan eser sahiplerinin içeriklerine açık atıfların bulunup bulunmadığı, bahsedildiği şekliyle bir iltibasın yapılıp yapılmadığı hususları; yapay zekanın yaygınlaşan kullanımı ile belirlenecek ise de teorik olarak bunun gibi fikri mülkiyete ilişkin risklerin de bulunduğuna değinmek gerekmektedir.
Diğer yandan, GPT-3’ün hükümetlerin güvenlik yazılım ve veritabanlarından kişi ve şirketlerin banka hesaplarına kadar geniş bir yelpazede dolandırıcılığa, kimlik avına ve bilişim sistemindeki verilerin ele geçirilmesine olanak tanıyacak kadar sakıncalı eylemler için de kullanılabileceği düşünüldüğünde; bilişim dünyasının, hükümetlerin, şirketlerin ve şahısların mülkiyet, güvenlik ve kişisel verilerine yönelik büyük bir riskin bulunduğu da açıktır. Örneğin, internet üzerinden yapılan alışverişler ya da elektrik, su, doğalgaz ya da başkaca ödemeler için kullanılan internet sayfalarının, aynı oltalama (fishing) yönteminde olduğu gibi GPT-3 vasıtasıyla bir taklidinin oluşturularak dolandırıcılığın daha kolay bir hale gelebileceği düşünülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında GPT-3’ün faili meçhul birtakım suçlara mahal verebileceği, bireyleri veya toplumun kendisini ya da bir kesimi etkileyebilecek suç ve/veya haksız fiil olarak değerlendirilebilecek hukuki tartışmalara neden olabileceği gündeme gelebilecektir.
Nitekim, bu hipotezi destekleyen çok yerinde bir kanıt olarak, geçtiğimiz aylarda Hacker News isimli sitede 1 numaraya oturarak dikkatleri üzerine çeken Liam Porr’un, GPT-3’ü kullanarak oluşturduğu sahte blog sayfası ile binlerce insanı kandırarak gündeme gelmesi örnek olarak gösterilebilir.[2] Her ne kadar Liam Porr’un eylemleri sosyal deney olarak uygulamaya konan bir çalışmaya dayansa da Adolos isimli blog sayfasında yer alan içeriklerin, birçok kişi tarafından gerçek bir insanın elinin ürünü olarak kaleme alındığı sanılmıştı.
Anlaşılacağı üzere, içeriklerin oluşturulması noktasında insan – yapay zeka ayrımının yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını görmekteyiz. Hal böyle iken, metnin gerçek sahibi ile metnin oluşturulmasına GPT-3 aracılığıyla da olsa yön veren kişinin aynı olup olmadığının hukuki çerçevede belirlenmesi, bahsi geçen hukuki risklerin birçoğunda sorumluluk nitelemesi yapmayı da kolaylaştıracak bir durum olarak değerlendirilmelidir.
Bu bağlamda örneğin, GPT-3 kullanarak içerik ürettiren bir kimse, esasen niyeti olmayan ırkçı, aşağılayıcı, tahkir edici bir metin ortaya çıkarırsa bunun sorumlusu kim olacaktır? Tabi ki, GPT-3 aracılığıyla üretilen bir içeriğin herhangi bir ihlal yaratmadan önce teknik olarak incelenme, gözden geçirilme ve değiştirilme olanağı bulunmakta ise, metni oluşturan kişinin sorumluluğu her zaman gündeme gelebilecektir. Bu durum medeni hukukta şahıslara yüklenen özenli ve dikkatli davranma yükümlülüğü ile ceza hukukundaki objektif isnat edilebilirlik unsurlarının doğal sonucudur.
Yine ihlale sebep olan eylemler bakımından GPT-3’ün kullanımının kendi başına medeni hukukta kusur, ceza hukukunda ise kast/taksir olmak üzere manevi unsur öğesi altında incelenip incelenemeyeceğinin, teknik bir analiz sonucunda daha net ortaya koyulabileceği değerlendirilmelidir.
Özetle, GPT-3’ün baş döndürücü dijital mimarisi hukukta şiddetli tartışmalara yol açacak gibi görünse de sebebiyet vereceği sonuçların neler olacağını ilerleyen dönemde göreceğiz.
SONUÇ
Her geçen gün büyük bir hızla gelişmekte olan teknoloji karşısında, günlük yaşantıların ve ihtiyaçların da yeniden şekillendiği şüphesizdir. Bu doğrultuda, kanun koyucular da çeşitlenen ve gelişen ihtiyaçlara cevap verebilmek adına yeni düzenlemeler yapabilmektedirler. GPT-3 ise şu an için neler yapabileceğini bildiğimiz, ancak uygulamada ne sorunlara yol açacağını görmek için beklememiz gereken bir yapay zeka enstrümanıdır.
175 milyar parametre üzerine inşa edilmiş bu insan yapımı özel beyin cihazı, şüphesiz bizi incelenen ve değerlendirilen ihtimallerin çok ötesinde senaryolara götürecektir. İşte hukuki risk taşıyan tüm bu senaryoların analizi, sorumluluk sınırları ve yaptırımların belirlenebilmesi amacıyla, kanun koyucuların da gelişmeleri yakından takip ederek böyle bir yapay zekanın altyapısına uygun sorumluluk ve yaptırım kriterlerinin çerçevesinin belirlenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.
[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53692902
[2] https://webrazzi.com/2020/08/17/gpt3-blog-hacker-news/