I. GİRİŞ
Günümüzün rekabetçi piyasa ortamında, işletmelerin piyasadaki varlığını sürdürebilmesi ve başarıya ulaşılabilmesi için “marka” ve “markalaşmanın” önemi her gün geçen artmakta ve işletmeler için marka değeri yaratılması elzem bir unsur haline gelmektedir.
Markanın ve marka değerinin sahip olduğu stratejik önem nedeniyle markaların koruma altına alınması gerekliliği de piyasada faaliyet gösteren aktörleri fikri mülkiyet hukukun sağladığı korumadan yararlanmaya ve bu doğrultuda kendi markalarının yalnızca kendileri tarafından kullanılmasını sağlamaya itmektedir.
Ancak, rekabetçi pazarda var olabilme, farklı müşteri segmentlerine ulaşabilme ve daha geniş bir müşteri tabanını hedefleme arzusu kimi zaman benzer nitelikleri nedeniyle karıştırılma ihtimali olan markaları “co-existence” yani birlikte var olmaya yöneltebilmektedir.
II. BİRLİKTE VAR OLMA HALLERİ VE TÜRK HUKUKUNDAKİ DÜZENLEMELER
“Birlikte hak sahipliğinden farklı olarak tek bir marka mülkiyetinin birden çok kişi tarafından paylaşılması değil, birden çok bağımsız marka mülkiyetinin ortaya çıkması ya da piyasada aynı anda var olması” olarak tanımlanabilecek birlikte var olma kavramı, marka hukukun temel prensibi olarak kabul edilen markanın tekliği ilkesine karşıt bir ilke olmak ile birlikte, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ve içtihatlar ile düzenlenen bazı hallerde, marka sahiplerinin piyasada birlikte var olma iradesine dayalı olarak her iki markanın da korunmasına imkan sağlayabilmektedir.
Markaların Türk hukuku nezdinde birlikte var olabilmesi; iradi ve kanuni gereklilikler nedeniyle ortaya çıkan birlikte var olma halleri olarak iki farklı başlık altında incelenebilecektir. Bu durumlardan ilki olan; iradi birlikte var olma hali, tarafların aralarında akdettikleri birlikte var olma anlaşmaları yahut marka tescilinde mutlak ret nedenlerine istisna olarak SMK’nın 5.maddesinin 3.fıkrası ile düzenlenen muvafakatname yolu ile mümkün olabilmektedir.
Kanuni gereklilikler dolaysıyla ortaya çıkan birlikte var olma durumu ise; zorunlu olarak öngörülen bir birlikte var olma hali olup SMK kapsamında düzenlenen; hükümsüzlük davası açma süresinin sona ermesi, kullanmama def’inin ileri sürülmesi, sessiz kalma gibi hallerde zaruri olarak ortaya çıkabilmektedir.
III. BİRLİKTE VAR OLMA ANLAŞMALARI VE UYGULAMADAKİ ÖRNEKLERİ
Birlikte var olma anlaşmaları, aynı ya da benzer markaların karıştırılma ihtimalinin varlığı halinde gündeme gelebilecek olup özellikle küçük işletmeler açısından; yaygın olarak kullanılmakta olan işaretlerden oluşan markalar arasındaki ihtilafının dava yolu ile çözüme kavuşturulmasının getirdiği ekonomik külfeti ortadan kaldırdığından tercih edilmektedir.
Fakat, büyük ölçekli işletmeler ve marka değeri yaratarak tanınmış marka haline gelmiş markalar açısından durum biraz daha farklıdır. Zira, markaların birlikte var olması, markanın tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalini arttırmakta ve işletmenin sahip olduğu marka değerine zarar verebilmektedir. Nitekim, her zaman için tanınmış markaların piyasada tek başına yer alması mümkün olmadığından kapsamlı bir risk analizi gerçekleştirilerek hazırlanan birlikte var olma sözleşmeleri markanın ve marka değerinin korunmasında etkili olabilmektedir.
Birlikte var olma sözleşmelerinin işbu koruma amacına hizmet edebilmesi ve ilgili markanın kullanımına karşı herhangi bir hak ileri sürülemeyeceğine ilişkin anlaşmak suretiyle her iki tarafın markasını da koruma altına alabilmesi için, anlaşmaya konu markaların yöneldiği mal ve hizmet sınıflarının ve markanın kullanım şeklinin anlaşma içerisinde detaylı olarak düzenlenmesi önerilmektedir.
Mal ve hizmet sınıflarına ilişkin özellikli hükümleri içeren birlikte var olma anlaşmalarının, tanınmış markaların marka değerini korumaya hizmet ettiğine ilişkin en temel örnek “Apple Computer vs Apple Corps” kararında görülmektedir. Bilgisayar ve teknoloji ürünleri satan Apple Computer ile müzik şirketi olan Apple Corps şirketi arasında “Apple” ibaresinin kullanımına ilişkin ortaya çıkan uyuşmazlıkta taraflar, birlikte var olma anlaşması akdetmek sureti ile ilgili ihtilafı çözüme kavuşturmuş ve Apple Computer markasını bilgisayar ve bu kapsamda teknoloji alanında, Apple Corps ise markasını müzik alanında kullanma hususunda anlaşmışlardır. Ancak Apple Computer’ın “iTunes” isimli müzik platformunu piyasaya sürmesi ile, Apple Corps tarafından Apple Computer’ı sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesi ile dava açılmış olup İngiltere Yüksek Mahkemesi tarafından; iTunes’un teknolojik bir gelişme ve bilgisayar programı niteliğinde olması nedeniyle mal ve hizmet sınıflarına ilişkin herhangi bir ihlal teşkil etmediğine karar verilmiştir.
Bununla birlikte, tanınmış markaların marka kullanım şekline ilişkin özel düzenlemelere yer verilen birlikte var olma anlaşmalarının en bilinen örneği ise “Mario Valentino” ve “Valentino Garavani” arasında akdedilen sözleşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı mal ve hizmet sınıflarında faaliyet gösteren her iki markanın sahiplerinin isimlerinde “Valentino” kelimesinin bulunması ve her ikisinin de kendi isimlerini marka olarak tescil ettirmek istemesi nedeniyle ortaya çıkan bu anlaşmaya göre; Mario Valentino’nun, “Mario Valentino”, “M.Valentino”, “MV” ya da “V “ibarelerini ürünlerin dış tarafında, iç kısımda ve paketlemesinde “Mario Valentino” ibaresinin geçmesi şartıyla kullanabileceği, bununla birlikte “V” ve “Valentino” ibarelerini aynı anda kullanamayacağı hükmünü getirmektedir. Buna karşılık, Valentino Garavani ise, ürünlerinde ve reklamlarında “Valentino” ibaresini “Garavani” ibaresi ile birlikte kullanma yükümlülüğü altına girmektedir.
Ancak taraflar arasında 40 yılı aşkın bir süredir devam eden bu anlaşma, Mario Valentino’nun, Valentino Garavani’nin “V” ve “Valentino” ibaresini “Garavani” ibaresine yer verilmeksizin kullandığı iddiası ile Milan Mahkemesi’nde açılan dava ile sekteye uğramış ve Milan Yüksek Mahkemesi tarafından her iki tarafın da talepleri reddedilmiştir. Yakın zamanda ise; Valentino Garavani., “FORWARD” isimli e-ticaret platformunun Valentino Garavani’nin ürünlerini, “Garavani” ibaresine hiçbir atıf yapmadan “Valentino” markası altında pazarlaması nedeniyle Mario Valentino’nun marka haklarını ihlal ettiği gerekçesi California Federal Mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Kaliforniya Federal Mahkemesi tarafından Nisan 2021’de; Mario Valentino’nun Valentio’ya ilişkin yapıcı bilgiler sunamadığı ve Valentino Garavani’nin reklamlara yönelik şahsi bir dahili bulunmaması nedeniyle iddialar reddedilmiştir. İlgili dava henüz sonuçlanmamış olmakla birlikte, mahkemenin kararı tesis etmesi ile güncel dönemde mahkemelerin birlikte var olma anlaşmalarına ilişkin değerlendirmelerinin analizi açısından emsal bir karar teşkil edeceği değerlendirilmektedir.
Birlikte var olma anlaşmalı kapsamında taraflar aynı zamanda markanın kullanım şeklini belirlemeye yönelik anlaşmalar da akdedebilmektedir. Bu doğrultuda, markanın kullanım şeklinin belirlendiği ilk örnek “Persil” davası olup her iki taraf da PERSİL markasını kullanmak üzere birlikte var olma anlaşması imzalamış ve taraflardan birisinin PERSİL markasını yeşil renk ile, diğer tarafın ise kırmızı renk ile kullanmasına karar vermiştir.
Birlikte var olma anlaşmaları, Türkiye piyasasında henüz sıklıkla tercih edilmediğinden, henüz SMK ve ilgili kanunlarda özel bir düzenlemesi bulunmamakta ve yargı içtihatlarında da birlikte var olma kavramı markaların karıştırılması ihtimali değerlendirilirken dikkate alınan bir unsur olmasına rağmen birlikte var olma anlaşmalarından doğan uyuşmazlıklara ilişkin emsal kararlara rastlamamaktadır. Ancak birlikte var olmama anlaşmaların, fikri mülkiyet haklarına yönelik olması nedeniyle SMK’n ın 148.maddesinin 1.fıkrası kapsamında yazılı olarak akdedilmesi ve ihtiyari olarak sicile kaydedilmesi, ileride doğabilecek ihtilaflarda taraflar arasındaki iradenin ispatlanması açısından kolaylık sağlayabilecektir.
IV. SONUÇ
Türk marka hukuku uyarınca markada teklik ilkesi esas olmakla birlikte; kanunda belirtilen birtakım haller ve tarafları iradeleri uyarınca markaların birlikte var olarak özgünlüklerini korumalarının mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Markaların birlikte var olması uygulamada genellikle birlikte var olma anlaşmaları yolu ile gerçekleştirilmekte olup işbu anlaşmalar ile markalarının karıştırılma tehlikesi olmaksızın piyasada birlikte var olması sağlanabilecektir. Ancak işbu anlaşmalar yolu ile markaların birlikte var olabilmesi için tarafların marka kullanımlarını karıştırılma tehlikesini önleyecek şekilde biçimlendirmeleri ve işbu hususları sözleşmede düzenlemeleri gerekmektedir. Zira, markaların karıştırma tehlikesi yaratacak biçimde birlikte var olması tüketicilerin korunması ilkesini zedeleyebilecek ve ticari hayatın olağan akışına olan etkisi nedeniyle rekabet hukuku düzenlemelerine de aykırılık yaratabilecektir.
Ancak birlikte var olma anlaşmalarının karıştırılması tehlikesini önleyecek ve rekabet hukukuna aykırılık teşkil etmeyecek şekilde düzenlenmesi halinde; benzer markaların rekabetçi pazarda var olabilme, farklı müşteri segmentlerine ulaşabilme ve daha geniş bir müşteri tabanına ulaşma hedeflerine katkı sağlayarak rekabetin artmasına ve tüketicilere daha iyi hizmet sunulmasına katkı sağlayacaktır.