GİRİŞ
Rakip konumdaki işletmelerin kendi aralarında, birbirlerinden bağımsız hareket etme özgürlüğünü ortadan kaldıracak bir biçimde, ortak bir tutum veya davranış biçiminin ortaya çıkması ve teşebbüsler arasında işbu ortak tutum veya davranış biçiminin diğer rakip teşebbüslerin tutum veya davranışlarını etkilemesi halinde, ilgili pazarlarda rekabetin sınırlanması hatta engellenmesi söz konusu olabilmektedir.
Rekabeti kısıtlayıcı veya engelleyici bu eylemler, rakip teşebbüsler arasında bir anlaşma dahilinde gerçekleşebildiği gibi, somut bir anlaşma tespit edilmeksizin ilgili piyasalardaki tutum ve davranışlarının birbirinden bağımsız ilerleyebilmesinin önüne geçen türde paralel bir davranış olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Nitekim Türk rekabet hukuku mevzuatında rekabeti kısıtlayıcı veya engelleyici anlaşma kavramı, teşebbüslerin kendilerini bağlı hissettikleri her türlü uzlaşma ya da uyuşmayı kapsayacak şekilde yorumlanmakta olup rakipler arasındaki bu tip anlaşma ve eylemlerin engellenmesine yönelik birtakım düzenlemeler getirilmiştir.
A. TÜRK HUKUKUNDA UYUMLU EYLEM KAVRAMI
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”)’un “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrası;
“Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır…”
şeklinde düzenlenmiş olup uyumlu eylemlerin hukuka aykırı olduğu düzenlenmiş; uyumlu eylemlerin tanımına ise aynı maddenin gerekçesinde yer verilerek uyumlu eylemler, “Teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı tespit edilemese bile, aralarında kendi bağımsız davranışları yerine geçen bir koordinasyon veya pratik bir iş birliği sağlayan doğrudan veya dolaylı ilişkiler” olarak tanımlanmıştır.
RKHK gerekçesinde “uyumlu eylem” kavramına ilişkin bir tanım yapılmış olsa da hangi hallerin uyumlu eylem olarak kabul edileceğine ve bu kapsamda uyumlu eylem olarak değerlendirilme şartlarına ilişkin olarak herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak Rekabet Kurulu (“Kurul”) tanzim etmiş olduğu kararlarda, uyumlu eylemlerin uygulamada nasıl tespit edileceğine ilişkin birtakım kriterleri ortaya koymuştur.
Örneğin Kurul’un Süt kararında; bir eylemin uyumlu eylem olarak kabul edilebilmesi için,
- En az iki veya daha fazla işletmenin varlığı,
- Bilinçli paralelliğin bulunması,
- Bu paralel davranışlar ekonomik ve rasyonel gerekçelerle açıklanamaması,
- Rekabetin sınırlanması,
şartlarının tümünün bir arada bulunması gerektiği belirtilmiştir
Ancak Kurul, Gazete kararında uyumlu eylemin unsurlarını daha farklı yorumlamış ve uyumlu eylemden söz edilebilmesi için aşağıda belirtilen unsurların varlığını aramıştır:
- Taraflar arasında çoğunlukla sözlü ya da yazılı biçimde açıklanan toplantılar, tartışmalar, bilgi değişimi veya araştırmaları barındıran olumlu ilişkiler bulunmalıdır.
- Bu ilişki ve temaslar, piyasa hareketlerini ve uygulamalarını etkileme ve bilhassa bir teşebbüsün ilerideki piyasa politikasının belirsizliğini öncesinde ortadan kaldırma hedefini taşımalıdır.
- Teşebbüslerin piyasa hareketlerini, tam anlamıyla rekabetçi etkiler tarafından belirlenmesi mümkün olmayacak biçimde meydana getirme veya değiştirme etkisi olmalıdır.
Görüldüğü üzere, hemen hemen benzer tanımlamalar içermekle birlikte Kurul tarafından tanzim edilen kararlarda uyumlu eylem vaka bazında ilgili pazardaki rekabet ortamına olan etkisine göre yorumlanmakta olup Kurul tarafından uyumlu eylemin tespitinde genel olarak; (i) iki ve daha fazla teşebbüsün varlığı ve bu teşebbüsler arasındaki ilişki (ii) teşebbüsler arası ilişki sonucu bilinçli paralel hareket etmeleri (iii) ortaya konan paralel davranışların ekonomik ve rasyonel bir gerekçe ile açıklanamaması (iv) bu davranışlar ile rekabetin sınırlanması veya sınırlanma amacı bulunması unsurlarının göz önüne alındığı söylenebilecektir.
B. UYUMLU EYLEM KARİNESİ VE UYUMLU EYLEMİN İSPATI
Teşebbüsler arasında uyumlu eylemin varlığından söz edilebilmesi için uyumu eylemi oluşturan unsurlarının tespit edilmesinin yanı sıra işbu uyumlu eylemin ispat edilmesi de gerekmektedir. Ancak, rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaların yasaklandığı bir hukuk düzeninde genellikle bu tür anlaşmalar gizli yapılmakta dolayısıyla da ispatı oldukça güç hatta imkânsız olabilmektedir.
İşbu ispat güçlüğünün ortadan kaldırılabilmesi amacı ile uyumlu eylemlerin her türlü delille ispatlanabileceği düzenlenmiş ve ispat yüküne ilişkin RKHK’nın 4.maddesinde;
“Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil eder. Ekonomik ve rasyonel gerçeklere dayanmak koşuluyla taraflardan her biri uyumlu eylemde bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.”
şeklinde özel bir düzenlemeye yer verilerek maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen hallerin varlığı halinde teşebbüslerin uyumlu eylem içinde oldukları kabul edilmiştir. Böylelikle, uyumlu eylem içinde olmadıklarını ispat yükü ilgili teşebbüslere geçirilmiş ve ispat güçlüğü nedeniyle kanunun işlemez hale gelmesinin önlenmesi hedeflenmiştir. İşbu ispat karinesinin uygulamada nasıl yorumlandığının tespit edilebilmesi için ise Kurul tarafından verilen kararların değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Bu doğrultuda, Kurul’un uyumlu eylemin tespitine yönelik kriterleri ortaya koyduğu son derece önemli bir karar olan Gazete kararında;
“…Uyumlu Eylem halinin tespitinde üç temel bulgunun ortaya çıkartılması yeterlidir. Bu bulgular:
- Rakip teşebbüsler arasında bir ilişkinin varlığı,
- Rakip teşebbüsler arasında ortak tavır sonucunu doğuran ve diğer rakip teşebbüslerin hareketlerini etkileyen davranışların varlığı,
- Rakip teşebbüsler arasında bağımsız hareket etme durumunun ortadan kalktığı durumların varlığı…”
hükmü tesis edilerek ispata ilişkin kriterler ortaya konulmuş ve “teşebbüslerin bağımsız şekilde davranmasını engelleyen bir ilişkinin ortaya konulması gerektiği” belirtilmiştir.
Ne var ki, Kurul’un Ege Hazır Beton kararında, “…karinenin kullanılabilmesi için illa pazarda oluşmuş bir etkinin gösterilmesini, yani paralel davranışın ortaya konmasını gerektirmeyip, örneğin, teşebbüsler arasında stratejik, gizli nitelikli bilgi değişimi gibi, rekabetçi bir yapıda olması beklenmeyen davranışların (ya da rekabetin bozulduğu pazarlardakine benzer davranışların) ortaya konmasını karinenin kullanılabilmesi için yeterli kılacaktır” denilerek paralel davranışlar bulunmasa dahi uyumlu eylem karinesinin işletilebileceği belirtilmiştir.
İlaveten Kurul’un oligopolistik pazarlara ilişkim özel bir değerlendirmeye yer vermiş olduğu Maya kararında; oligopolistik pazarlarda tespit edilen paralel davranışların, tarafların uyumlu eylem halinde olduklarına dair önemli deliller olmakla birlikte, bunlar başka delillerle desteklenmeksizin tek başlarına uyumlu eylemi ispatlayamayacağı, zira bu tip pazarlarda faaliyet gösteren teşebbüsler önemli kararlar verirken, rakiplerinin muhtemel tepkilerini de göz önünde bulundurmak zorunda olduğu ve teşebbüslerin söz konusu fiilden elde edeceği kazanç, rakiplerinin o fiile karşı gösterecekleri tepkiye bağlı olmasının teşebbüsler arasında paralel davranışlara sebep olabileceği belirtilmiştir.
C. SONUÇ
Sonuç olarak Türk rekabet hukukunda; birden fazla teşebbüssün iş birliği neticesinde paralel bir politika izleyerek adil rekabeti ortadan kaldırmasına yol açan “uyumlu eylemleri” yasaklanmıştır. Uyumlu eylemin unsurlarının ise Kurul tarafından genel olarak; teşebbüsler arasında gerçekleşme, teşebbüsler arasında bir bağlantının mevcut olması, bu bağlantıya dayanan paralel davranışların varlığı ve rekabetin sınırlanması olarak değerlendirildiği görülmektedir.
Bununla birlikte; uyumlu eylemlerin ispatında karşılaşılan güçlük nedeniyle RKHK uyarınca, özel bir ispat karinesi öngörülmüş ve ispat yükü tersine çevrilerek, teşebbüslerin uyumlu eylem içerisinde olmadıklarını ispat etmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Teşebbüsler arasındaki paralel davranışların, hangi durumlarda uyumlu eylem karinesi teşkil ettiği hususu ise Kurul kararları uyarınca farklı dönemlerde farklı yorumlara tabii tutulmuş olup genel olarak salt teşebbüsler arasındaki paralel davranışlar uyumlu eylemin tespitinde yeterli görülmemiştir. Ancak bilgi değişimleri gibi, paralel davranışların yanında bağlantının varlığını doğrudan ispatlayan veya paralel davranışlar olmasa dahi uyumlu eylemlerin varlığı yönünde tesis edilen Kurul kararları da bulunduğundan, uyumlu eylemlere ilişkin RKHK’ın yorumlanmasında vaka bazlı bir yaklaşım benimsenerek ilgili rekabet ortamında etkilenen aktörler ve uygulanan davranışa göre inceleme gerçekleştirildiği söylenebilecektir.