Aralık 21, 2023

Tahkim Yargılamasında Acil Durum Hakemi

Devlet yargısına alternatif olarak, özellikle de milletlerarası uyuşmazlıklarda tercih edilen tahkim yargılaması; iş dünyasının beklediği hız, güven ve esneklik vaadini kalıcı kılmak adına değişen dünyanın ihtiyaçlarına hızla adapte olmaktadır. Tahkim yargılamasını devlet yargısından ayıran kilit unsurlardan birisi olan hakemlerin serbestçe seçilebilmesi, yargılamanın uzman hakemlerle ve hızla yürütülmesi gibi avantajları beraberinde getirmektedir. Ancak madalyonun diğer yüzünde, geçici hukuki koruma tedbirleri açısından hakem seçim prosedürü, süreci çoğu zaman yavaşlatmakta ve devlet yargısında geçici hukuki koruma talep etmeyi daha pratik duruma getirmektedir.

Taraflar, yargılama başlamadan koruma altına alınmasında hukuki yarar bulunan hak ve menfaatlerini güvence altına almak için, geçici hukuki koruma tedbirlerini devlet mahkemelerinden istemektedir. Bunun sebebi tahkim kurumlarının geçici hukuki koruma tedbirine karar verememelerinden değildir. Nitekim aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke tahkime dair düzenlemelerinde, hakemlere geçici hukuki koruma tedbirine karar verme yetkisi tanımaktadır. 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 6. maddesi, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tahkim hakeminin ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı vermesine olanak tanımaktadır.

Dünyadaki tahkim uygulaması, geçici hukuki koruma tedbirlerinde hız kazanmak ve devlet yargısını tamamen dışlama imkânı tanımak adına 1990’lı yıllarda gerçekleştirdikleri çalışmalar zaman içerisinde acil durum hakemi düzenlemelerine evirilmiştir. “Acil Durum Hakemi” terimi ilk kez International Center for Dispute Resolution (ICDR) tarafından kullanılmış ve takip eden yıllarda bu terim pek çok kurum nezdinde de kabul görmüştür. 2012 yılında bu terimin Uluslararası Ticaret Odası (ICC) kurallarına girmesiyle dünya çapında, 2016 yılında ise İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) tarafından kurallara eklenmesi ile de Türk uygulayıcılar nezdinde artık tahkimin doğasına dahil olmuştur.

ISTAC’ın kurallara yaptığı 1 numaralı eki ile getirilen acil durum hakemi kurallarına göre;

  1. ISTAC, kendisine yapılacak başvurudan itibaren 2 iş günü içerisinde acil durum hakemini tayin edecektir.
  2. Acil Durum Hakemi, dosyayı aldıktan sonra en geç 2 gün içerisinde tarafların da görüşünü alarak bir zaman çizelgesi hazırlar; taraflara ve Sekreterya’ya bildirir.
  3. Karar ise en geç 7 iş günü içerisinde karara bağlanmaktadır.

ISTAC, kendisine yapılacak başvurudan itibaren 2 iş günü içerisinde acil durum hakemini tayin edecektir. Acil Durum Hakemi, dosyayı aldıktan sonra  en geç 2 gün içerisinde tarafların da görüşünü alarak bir zaman çizelgesi hazırlar; taraflara ve Sekreterya’ya bildirir. Karar ise en geç 7 iş günü içerisinde karara bağlanmaktadır.

ICC’nin 2021 yılında güncellediği kurallarında da acil durum hakemi düzenlemesi yer almaktadır. 29. maddeye göre; hakem heyetinin kurulmasının beklenemeyeceği ve acil geçici veya koruyucu tedbirin alınması gereken durumlarda acil durum hakemi başvurusu yapılabilecektir. Acil hakem hakeminin vereceği karar, tahkim hakem heyetini bağlamayacak olup hakem heyeti dilerse verilen geçici hukuki koruma tedbirini kaldırma veya değiştirme hakkına sahip olmaktadır. Detayları 2021 kurallarının 5 numaralı ekinde verilen acil durum hakemi düzenlemesinde hakem -normal şartlarda- 2 gün içerisinde atanmakta ve kararını azami 15 gün içerisinde vermektedir. ICDR’in 01.03.2021 tarihinde yürürlüğe giren kullarına göre ise acil durum hakeminin ataması başvuruyu takip eden 1 iş günü içerisinde yapılmakta olup kararın da ivedilikle verilmesi gerektiği düzenlenmektedir.

Gerek ISTAC gerek ICC veya ICDR kuralları prosedür olarak birbirine yakın süreçleri takip etmektedir. Her üç kural seti için de acil durum hakemine başvuru; asıl tahkim hakem heyetinin oluşmasını beklemeksizin ve hatta tahkim talebi dahi sunmadan önce yapılabilmektedir. Bununla beraber; tahkim sekretaryaları nezdinde acil durum hakemine başvuru yapmış olmanın devlet mahkemelerinden benzer talepleri istemeye veya tam tersi durumlara etkisi de her üç kurum tarafından düzenlenmiş ve acil durum hakemine başvurmuş olmanın devlet mahkemesinden geçici hukuki koruma tedbiri talebine engel olmayacağı (veya tersi durumda, devlet mahkemelerine başvurmuş olmanın acil durum hakemine başvurmaya veya tahkim yargılamasına) kararlaştırılmıştır.

Sonuç olarak, tahkim yargılamasının, yargılama öncesindeki tedbir kararları ile beraber bütüncül olarak tarafların ihtiyaçlarına cevap verebilmesi, tahkimin özüne hakim olan uzmanlık ve hızın ivedi tedbir işlerine de sirayet ettirilmesi amacıyla geliştirilen acil durum hakemi bugün hemen hemen tüm uluslararası tahkim kuralında yer almaktadır. Uzun yıllardan beri ulusal yasalarda, aksine anlaşma olmadıkça, tarafların tahkim hakemlerinden geçici hukuki koruma tedbiri alması mümkün iken pratikte devlet mahkemeleri, tahkim hakeminden daha hızlı karar tesis ettiğinden tahkim kurumları yerine devlet mahkemeleri tercih edilmekteydi. Ancak bu durum mahkemelerin tarafsızlığı ve istenen tedbirin gerekçelerinin idrak edilebilmesi gibi konularda birtakım problemli durumlara sebep olmaktaydı. 2010’lu yıllardan beri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan tahkim kurallarındaki değişim ve güncellemeler ile artık geçici hukuki koruma tedbirlerinin de hızla alınması temin edilmiş olup devlet mahkemelerinin gerisinde kalan tahkim kurumları, mevcut durumda artık mahkemelerin hız açısından çok ötesine geçmiştir.

Saygılarımızla,

Kılınç Hukuk & Danışmanlık

Yazarlar

Duygu Doğan Şahiner

Duygu Doğan Şahiner

Ortak