GİRİŞ VE START-UP’LARIN ÖZELLİKLERİ
Bilindiği üzere “Start-Up” kavramı günümüzde oldukça popüler bir kavram olup, esasen kısa ve uzun vadeli problemlere teknolojik imkanlardan yararlanmak suretiyle kapsamlı çözüm, fikir, ürün veya hizmetler geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu anlamda Start-up’lar genel itibarıyla “ölçeklenebilir ve yenilenebilir/tekrar edilebilir bir iş modeli bulmak için oluşturulan yapı” olarak tanımlanabilecektir. Start-up’lar, girişimci, yatırımcı, çalışanlar ve teknoloji kavramlarını içerisine alarak kapsayıcı bir yapı oluşturmakta ve teknoloji kullanımı vasıtasıyla girişimci fikri ile başlayıp, yatırımcıların ilgisi ve fikre güvenmesi ile birlikte yatırım yapması ve Start-up’ın devamlılığı adına istihdam ettiği çalışanları vasıtasıyla ile varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla tüm bu unsurlar, Start-up’ların varlığını sürdürebilmesi adına oldukça önemli bir konumda olup esasen Start-up’ların nihai hedefini gerçekleştirmesine olanak sağlamaktadırlar.
Bu kapsamda, Start-up’ların hedeflerini gerçekleştirmeleri bakımından önemli olan yatırım ve finansman unsuru da KOSGEB ve TÜBİTAK fonları, mikro krediler, venture capital şirketleri, melek yatırımcılardan bulunan fonlar, crowdfunding (kitle fonlamaları) gibi çeşitli yollar vasıtayla sağlanmaya çalışılmakta olup Start-up finansmanının istenilen şekilde sağlanabilmesi yatırımcı ve girişimci arasında güven ilişkisinin kurulmasına, bu güven ilişkisinin kurulması ise öncelikle tarafların birbirlerine duydukları ticari güvene sonrasında ise tarafların bağlı oldukları hukuki sözleşmelerin içerik ve bağlayıcılık gücüne dayanmaktadır. Dolayısıyla Start-up’ların girecekleri herhangi bir hukuki ilişki bakımından imzalayacakları sözleşmeleri detaylı şekilde incelemeleri, gerekli kısımlarda karşı tarafla müzakere etmeleri ve özellikle ortaya çıkaracakları ürün veya fikirlerin gizli kalmasını sağlayabilmek için gizlilik sözleşmeleri imzalamaları gerekmektedir.
Nitekim taraflar arasında imzalanacak gizlilik sözleşmesi ile fikir ve/veya ürüne ilişkin olarak temel anlamda; elde edilen gizli ve Start-up bakımından ticari sır niteliğindeki bilgiyi hukuki ilişkinin tarafı olmayan kişilere ifşa etmeme, elde edilen gizli bilgilerin gerekli önlemler alınmak suretiyle sözleşme süresi veya sözleşmenin sonlanmasından itibaren belirli bir süre korunmasını sağlama ve bu gizli bilginin ne şekilde hangi koşullarda kullanılabileceğini düzenleme imkanı sağlanabilecektir.
Bu noktada gizlilik sözleşmeleri her ne kadar genel itibariyle standart sözleşme tipi/hükmü olarak düzenlenmekteyse de imzalanacak/kabul edilecek her bir sözleşme/sözleşme hükmü bakımından ayrıca değerlendirmesinin yapılması önemlidir. Nitekim bu sözleşmelerin/sözleşme hükümlerinin her zaman standart olduğu saikiyle imzalanması taraflar açısından istenmeyen neticelere sebebiyet verebilecektir.
GİZLİLİK SÖZLEŞMELERİ/HÜKÜMLERİNİN KAPSAMI
İlk kısımda da açıklamış olduğumuz üzere Start-up’lar bakımından gizlilik sözleşmeler/hükümleri fikir ve ürünlerin korunabilmesi bakımından oldukça önemlidir. Zira gizlilik sözleşmesi imzalanması yürütülen proje veya paylaşılan iş konusu ile ilgili olarak ticari sır ve girişimin devamında önemli olan gizli kalması gereken bilgilerin ilgililerin onayı olmaksızın 3. kişilere açıklanmasının engellenmesini temin ederek bu bilgilerin korunmasını sağlamaktadır. Bu noktada gizlilik sözleşmeleri imzalanırken ve/veya imzalanan sözleşme içerisinde gizlilik hükümlerinin eklenmek istendiği durumlarda;
- “Gizli Bilgi” tanımının hangi bilgileri ne şekilde kapsadığının ve bu tanımın istisnalarının neler olduğunun,
- Sözleşme veya hükmün ihlali durumunda uygulanacak caydırıcı tutardaki cezai şartın,
- Gizli Bilginin hangi durumlarda ne şekilde açıklanabileceğinin,
- Gizli Bilginin ne kadar süre korunması gerektiğinin,
- Gizli Bilginin ne şekilde korunması gerektiğinin
açık ve detaylı bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Nitekim, kapsamı net olarak belirlenmeyen, hangi aşamadan itibaren aktarılan bilgilerin gizli sayılacağının belirsiz olması, bu bilgilerin sınırları belirli olmayan sözleşme veya hükümler neticesinde tarafların sözleşme veya o hükümden bekledikleri fikir ve/veya ürüne ilişkin gizli kalma yararı sağlanamayacaktır. Dolayısıyla bu gibi durumlarda taraflar açısından ticari sır niteliğindeki bilgiler 3. kişilerin eline geçebilecek ve girişimci projesinden beklediği verimi elde edemeyecektir.
Gizli Bilgiye ilişkin tanım yapılırken tanım kapsamının tarafların sözlü, yazılı, elektronik veya başka araçlarla birbirlerine ilettikleri her türlü finansal, hukuki, ticari bilgiler ile sözleşmeler, iş planları ve politikalarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde tanım kapsamı düzenlenirken seçici davranılması ve gerekli olmayan hususların tanım kapsamından çıkarılması gerekmektedir. Nitekim bu şekilde tanımı gereksiz yere genişleten bilgilerin taraflar arasında anlaşmazlıklara neden olabilecek ve sözleşme/hükümden beklenilen faydanın sağlanmasına engel olabilecektir.
Yukarıdaki şekilde kapsamlı olarak yapılan tanım akabinde ise bu kapsamın istisnasını oluşturan durumlar tespit edilmelidir. Bu durumlara örnek olarak:
- İfşa edildiği sırada kamuoyu tarafından hâlihazırda bilinen bilgiler
- Sözleşmenin şartlarının ihlali olmaksızın veya ilgili tarafça kusurlu bir eylemde bulunulmaksızın ilerideki bir tarihte kamuoyuna mal olan bilgiler
- Gizli bilgilerin bilgiyi alan ile paylaşılmasından önce bilgiyi alanda bulunduğu ve herhangi bir gizlilik taahhüdü altında olmaksızın edinildiği kanıtlanabilen bilgiler
- Yürürlükte olan kanun ya da düzenlemeler ya da verilmiş olan bir mahkeme kararı, idari emir gereğince açıklanması gereken ve gizlilik yükümlülüğü olmayan üçüncü bir kişiden herhangi bir kısıtlama olmaksızın edinilen bilgiler
temel anlamda gösterilebilecek olup, istisnai durumların önceden belirlenmesi sözleşme/hükümleri anlaşılır hale getirerek gizli bilgi çerçevesinin çizilmesine imkan sağlayacak ve sözleşme hükümlerine uymayı taraflar bakımından daha kolay hale getirecektir.
Gizli Bilgiye ilişkin tanım ve istisnaların belirlenmesinin akabinde caydırıcı nitelikteki cezai şartın sözleşmeye eklenmesi önemlidir. Zira koyulacak cezai şart ile taraflar gizlilik yükümlüğünün ihlali durumunda ortaya çıkabilecek ve tutar tespitinin yapılması oldukça zor olan zararın giderilmesini belirli bir tutar üzerinden isteyebilecek ve bu şekilde tespit etmesi oldukça zor olan zararın en azından makul bir kısmı karşılanabilecektir.
Bir diğer durum gizli bilgilerin hangi koşullarda açıklanabileceğinin sözleşmenin içerisinde düzenlenmesi gereğidir. Nitekim bu duruma örnek olarak yargılama faaliyeti kapsamında yazılan müzekkere neticesinde taraflardan birinin elinde bulundurduğu gizli bilgiyi açıklaması zorunluluğu gösterilebilecektir. Bu gibi durumlarda öncelikle sözleşmenin karşı tarafına bilgi verilmesine yönelik hükümlerin sözleşme içerisinde derç edilmesi de açıklanacak bilgiye göre yol haritasının çizilebilmesi bakımından oldukça kritiktir.
Son olarak gizli bilginin ne şekilde ve ne kadar süre ile korunacağının detaylı bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Örneğin taraflar, sözleşmenin bitiminden itibaren gizli bilgiyi saklama yükümlülüğünün 5 (beş) veya 10 (on) yıl boyunca devam edeceğini veya gizli bilginin sadece tarafların ortak erişiminin mevcut olduğu bir sistem üzerinden saklanması ve paylaşılması gerektiğini belirtilen hükümler ekleyerek gizli bilgiye ilişkin koruma çemberini genişletebilir ve daha güvenli şekilde korunmasını sağlayabilecektir.
SONUÇ
Özellikle günümüzde oldukça popüler bir kavram halini alan Start-up’lar bakımından ürün veya fikirlerinin korunması, büyük şirketlerin bu ürün ve fikirlere kendilerinin izni olmaksızın ulaşarak yarar sağlamalarının engellenmesi, bu korumanın süre ve şekil sınırlarının belirlenmesi, gizli bilginin haksız yere iktisap edilmesi durumunda ortaya çıkabilecek potansiyel zararların önüne geçilebilmesi ve tarafların içerisine girdikleri hukuki ilişkiden bekledikleri yararı gereği gibi sağlayabilmeleri bakımından gizlilik sözleşmeleri/hükümlerinin sunum ve müzakere aşaması itibarıyla imzalanması, metne eklenmesi oldukça önemlidir. Zira bu gibi hususların göz ardı edilmesi durumunda taraflar her şeyden önce zarara uğrayabilecek, uzun süredir emek ve vakit harcadıkları fikir veya ürünlerinden elde etmeyi planladıkları faydayı sağlayamayacaklardır.