GİRİŞ
Bir hukuki işlemin kurucu unsurlarından olan irade açıklaması, açık veya üstü kapalı (zımni) olabilmektedir. Açık irade beyanı, bir kimsenin iradesini şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklaması iken zımni irade beyanı, kişinin hareket tarzından, genel davranışından, bir şeyi yapmasından veya yapmamasından anlaşılabilmektedir. Bazı durumlarda susma da zımni bir irade beyanı teşkil ederek kabul veya ret anlamı taşıyabilir.
2.1. İngiliz Hukukunda Sessiz Kalma
İngiliz Hukukunda sessiz kalmanın kabul anlamına geldiği durumlar istisnai ve sınırlıdır. İngiliz doktrini göz önünde bulundurulduğunda sözleşme tarafının sessiz kalmasının zımni kabul veya ret anlamına gelerek etkili olabileceği durumları üç alt başlıkta incelemek mümkündür.
2.1. 1.1. Sessiz Kalmanın Kabul Veyahut Ret Anlamına Geleceği Anlaşılmış ve Kararlaştırılmış Olması
Çeşitli kararlar ve doktrin yorumları ışığında, sözleşme taraflarının sessiz kalmasının zımni kabul veya ret anlamına gelebileceğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda şu örnekler verilebilir:
- icap muhatap tarafından talep edilmişse … özellikle icap muhatap tarafından sağlanan bir formda yapılmışsa ve bu formda susmanın kabul anlamına gelebileceği belirtilmişse
- kabul şeklinin muhatap tarafından belirlendiği ve susmanın kabul anlamına geleceğinin belirtildiği durumlarda
- muhatap, sessizliğinin geçerli olacağına dair bir şart içeren bir teklifi kabul etmeye karar verirse
2.2. 1.2. Konuşma Yükümlülüğü (“Duty To Speak”)
Sözleşme kurmaya yönelik icabın anlaşılmaz olduğu durumda icapta bulunan tarafın, diğer tarafla “icabı belirli bir anlamda anladığını gösterecek şekilde” iletişim kurduğu hallerde zımni bir irade beyanından bahsedilebilir. Halsbury’e göre: “bu iletişim muhtemelen bir karşı teklif anlamına gelecektir; bu durumda, sadece sessiz kalınması asıl teklif sahibinin kabulü anlamına gelecektir”.
Temyiz Mahkemesi Ted Baker v AXA (2017) davasında konuşma yükümlülüğün, genel ticari sözleşmelerde var olan iyi niyet yükümlülüğünden kaynaklanmakta olduğu sonucuna varmıştır. Yetkili makamları inceleyen Mahkeme, makul bir kişinin “dürüst ve sorumlu bir şekilde hareket eden… diğer tarafın konumunu açıkça ortaya koyacak adımlar atmasını bekleyeceği”sonucuna varmıştır. Mahkeme, bunu yapmadığı durumlarda, diğer tarafın konuşmamasından kazanç elde etmesini önlemek için sessizlik veya muvafakat yoluyla bir estoppel ortaya çıkacağını belirtmiştir.
2.3. 1.3. Davranışla İlgili Sessizlik
Sözleşme taraflarından birinin sözleşme şartlarındaki değişikliğe ses çıkarmadan sözleşmenin konusundan yararlanmaya devam etmesi; uyuşmazlık taraflarından birinin kendisine tanınmış olan usuli bir hakkı kullanmaması gibi davranışlar, sessizlik olarak kabul edilen davranışlar olup bu hallerde sessizlik kabul anlamı taşır. Örneğin, daha yüksek bir kira bedeliyle kiracılığının yenilenmesi teklif edilen bir kiracının sadece kalmaya devam ederek icabı kabul ettiği söylenebilir. Bir tahkim davasında davalının, davacının önemli bir süre boyunca hareketsiz kalması karşısında sessiz kalmasının, davayı takip etmeme konusunda bir anlaşmaya varılmasına yol açtığı durum da örnek olarak verilebilir.
Nitekim The Kanchenjunga davasında (1990), bir yükleme limanında hazır olunduğunun bildirilmesinin, donatanların kiracıların orada yükleme yapma emrini kabul ettiklerine dair açık bir beyan olduğuna karar verilmiştir.
3.2. Yüksek Mahkeme Kararları Işığında İstisnai Haller Dışında Sessiz Kalmanın Kabul Anlamına Gelmemesi
Her ne kadar çeşitli kararlar ve doktrin ışığında ingiliz Hukunda sessiz kalmanın zımni kabul anlamı taşıyacağı birtakım haller örneklendirilmiş olsa da, Temyiz Mahkemesi’nin aksi yönde azımsanamayacak kadar çok kararı mevcuttur.
Temyiz Mahkemesi 2018 yılında Abrahall ve diğerleri v Nottingham Şehir Konseyi (2018) davasında bir grup çalışanın sessiz kalmasının işverenleri tarafından tek taraflı olarak dayatılan bir sözleşme değişikliğini kabul ettikleri anlamına gelmediğini teyit etmiştir. Yargıç daha önceki içtihatlara atıfta bulunmuş ve Elias J’nin şu tespitini aktarmıştır: “Çalışanlar sözleşmeye bağlı bir değişikliğin uygulanmasının ardından itiraz etmeden çalışmaya devam ederlerse, iyi yanlarını da kötü yanlarını da kabul ederek, genellikle paketi bütünüyle kabul ettikleri sonucuna varmak kolaydır. Ancak durumun böyle olmadığı durumlarda, ister endüstriyel eylemde bulunarak ister dava açarak olsun, bunu düzeltmek için olumlu adımlar atmaya hazır olmadıkları için bir sözleşme ihlaline katlanmadıklarını söylemek daha zordur.”.
R v East Sussex County Council ve diğerleri (2015) davasında hem tüzel kişileri hem gerçek kişileri bağlayıcı olacak şekilde “…tüzel kişinin sadece sessiz kalmasının veya hareketsiz kalmasının izin verme anlamına gelemeyeceğini kabul ediyoruz. Nasıl ki özel bir arazi sahibinin sessizliği ve hareketsizliği, daha fazlası olmaksızın, rıza anlamına gelemezse yönetmeliklerde herhangi bir açık veya zımni yasağın olmaması da, daha fazlası olmaksızın, zımni bir lisans anlamına gelmez.” sözlerine yer verilerek sessiz kalmanın kabul anlamına gelmeyeceği belirtilmiştir.
Tüm bunlara ek olarak Sveriges Angfartygs Assurans Forening (The Swedish Club) ve diğerleri v Connect Shipping Inc ve diğerleri (2019) davasına da konu olan Deniz Sigortası Kanunu’nun 62. Bölümünün 5. Maddesinde “Terkin kabulü açık olabileceği gibi, sigortacının davranışlarından zımni olarak da anlaşılabilir. Sigortacının ihbardan sonra sadece sessiz kalması bir kabul değildir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ışığında da sessiz kalmanın zımni kabul anlamına gelemeyeceğini söylemek doğru olur.
Hal böyleyken doktrinde aksi görüşler yine de mevcuttur. Örneğin Hirst, yukarıda daha önce değinilen The Kanchenjunga davası hakkında “Bana öyle geliyor ki, iletişimin hızlı ve kolay olduğu, telekslerin bazen günde birkaç kez gidip geldiği bir ticaret alanında, makul bir değerlendirme aralığının sona ermesinden sonra gemi sahiplerinin sessiz kalmasını gayrimeşru emrine rıza göstermesi olarak değerlendirmek meşrudur.” değerlendirmesini yapmıştır.
4. SONUÇ
Parlamento ve mahkeme kararlarından oluşan İngiliz Hukukunda sessiz kalmanın zımni kabul veya ret anlamına gelip gelmediğinin tespitini sağlayabilmek adına, geçmişteki ve güncel tarihli kararların incelenmesi ve somut olayın şartlarına göre hukuki analizlerin yürütülmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, her ne kadar sessiz kalmanın zımnen kabul anlamına geldiği istisnai durumlar söz konusu olsa da kural olarak İngiliz Hukuku kapsamında sessiz kalmanın zımnen kabul anlamına gelemeyeceği değerlendirilmektedir.
İşbu makale, sizlere bilgi ve faydalı olması amacı ile güncel mevzuat hükümleri çerçevesinde tavsiye maksadında hazırlanmış olup bilgi için antedimizde yer alan irtibat bilgilerimizden bizler ile her zaman iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla,
Kılınç Hukuk & Danışmanlık