Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Değerlendirilmesi Hakkında
İçindekiler;
GİRİŞ
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“Değişiklik Kanunu”) 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Değişiklik Kanunu’nun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”)’nun çeşitli hükümlerinde değişiklik meydana gelmiştir. Belirtmek gerekir ki Değişiklik Kanunu ile HMK’da gerçekleştirilen değişiklikler usul hukuku bakımından önem arz ettiğinden değişiklileri işbu bilgi notu içeriğinde bilgilerinize sunarız.
HMK’DA DEĞİŞİKLİK YAPILAN MADDELER VE DEĞİŞİKLİKLER
- Madde 20: Bilindiği üzere, HMK’nın 20. maddesi, görevsizlik ve yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemleri düzenlemektedir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin 10/2/2016 tarihli ve E:2015/96, K:2016/9 sayılı kararı ile, bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten…” ibaresi, hak arama hürriyetinin kullanımını zorlaştırdığı gerekçesiyle iptal edilmiştir. İptal kararının ardından oluşan boşluk yeni düzenleme ile “bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden” şeklinde doldurulmuştur. Bu kapsamda değişiklik neticesinde; ilk derece mahkemesi tarafından yetkisizlik veya görevsizlik kararı akabinde, bu karar kesin ise kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurulması ve dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. HMK’nın 20. maddesinde yapılan bir diğer değişiklik ise taraflarca görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği durumlarda davanın akıbetiyle ilgilidir. Değişiklik öncesi hükümde “bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir” denilmekteyken değişiklikle birlikte hüküm “… Aksi takdirde, dava açılmamış sayılır ve mahkemece bu konuda resen karar verilir.” şeklini almış olup mahkemelere resen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin yetki verilmiştir.
- Madde 28: Aleniyet ilkesinin düzenlendiği 28. maddenin 2. fıkrasında değişikliğe gidilmiştir. Bu kapsamda “duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir” hükmüne, “yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde…” şeklinde ekleme yapılarak aleniyet ilkesinin istisnaları genişletilmiştir.
- Madde 36: Hâkimin ret sebeplerini düzenleyen 36. maddenin 1. fıkrasının (c) bendine “uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması” ifadesi eklenerek ret sebepleri genişletilmiştir.
- Madde 38: Hâkimin reddine ilişkin usulü düzenleyen 38. maddenin 6, 7 ve 9. fıkraları madde metninden çıkartılarak hüküm yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;
- Ret sebepleri sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.
- Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.
- Bu sebepler aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabilir.
hükümleri metinden çıkartılarak yeni bir ret usulü oluşturulmuştur.
- Madde 42: Ret talebinin incelenmesini düzenleyen 42. madde içeriğine, 38. madde metninden çıkartılan 6. ve 7. fıkranın hükümleri eklenerek değişikliğe gidilmiş olup bu kapsamda;
- “Ret sebepleri sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.” (2. fıkra)
- “Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.” (3. fıkra)
hükümleri eklenmiştir.
- Madde 94: Kesin sürenin düzenlendiği 94. maddenin 2. fıkrası hükmünden, hâkimin belirlediği sürenin kesin olduğunu belirtmemesi durumunu düzenleyen “… Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir.” ifadesi iptal edilerek yerine “Bu taktirde hakim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir;” ifadesi getirilmiştir. Bu kapsamda verilen sürenin kesinliğinin hâkim tarafından ihtar edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
- Madde 107: Öncelikle maddenin “Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” şeklinde olan başlığı “Belirsiz Alacak Davası” olarak değiştirilmiş olup bu değişikliğe uygun olarak tespit davasının açılmasında hukuki yararın kesin kanuni karinesini teşkil eden 3. fıkrası iptal edilmiş ve madde metninden çıkartılmıştır. Belirsiz alacak davasında netice-i talebin iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın değiştirilebilmesine bir sınırlama getirilmiştir. Bu kapsamda maddenin 2. fıkrasında “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde değişiklik yapılmıştır.
- Madde 116: İlk itirazların sıralandığı madde metninden (c) bendindeki iş bölümü itirazı iptal edilerek çıkartılmıştır. Bu kapsamda ilk itirazlar;
- Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ve
- Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazıdır.
- Madde 120: Maddenin “Harç ve Avans Ödenmesi” başlığını “Harç ve Gider Avansının Ödenmesi” şeklinde değiştirilmiş olup ayrıca “Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.” şeklinde 3. fıkra eklenmiştir.
- Madde 123: Davanın geri alınması durumunu düzenleyen 1. fırka hükmüne “Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” ifadesi eklenmiştir.
- Madde 125: Dava konusunun devrini düzenleyen maddenin (a) bendindeki “davacı davayı kazanırsa” ifadesi “dava davacı lehine sonuçlanırsa” şeklinde değiştirilmiş olup ayrıca 2. fıkra hükmüne “Bu takdirde dava, davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” ifadesi eklenmiştir. Böylece davanın açılmasından sonra dava konusunun davacı tarafından devredilmesi halinde; dava, davacı aleyhine sonuçlanırsa devreden ve devralan yargılama giderlerine müteselsilen katlanacaklardır.
- Madde 127: Cevap dilekçesini verme süresine ilişkin olarak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olarak “cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak,” ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Bu kapsamda madde hükmünde ek sürenin başlangıcındaki boşluk doldurularak cevap süresinin bitimi olarak belirlenmiştir.
- Madde 139: Ön inceleme duruşmasına davet hususunda ihtar edilecek hususlar değiştirilmiş olup çıkarılacak davetiyede;
- Duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar,
- Tarafların sulh için gerekli hazırlığı yapmaları,
- Duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği,
- Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği,
ihtar edilecektir.
- Madde 140: Maddenin 2. fıkrasında bulunan “hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder” ifadesi “sulh ve arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatarak teşvik eder” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece hâkime aydınlatma ödevi getirilmiştir. Ayrıca maddenin 5. fıkrası“139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir” şeklinde değiştirilmiştir.
- Madde 141: İddia ve savunmanın genişletilmesine ilişkin olarak ön inceleme aşamasında karşı tarafın açık muvafakati ile genişletme imkânı ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca taraflardan birisinin ön inceleme duruşmasına gelmediği durumlarda diğer tarafa iddia ve/veya savunmasını genişletme hakkını veren ifade de iptal edilmiştir. Yeni düzenlemeye göre; taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Böylece iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı layihalar teatisinin bitimiyle başlamaktadır.
- Madde 147: “Tarafların Duruşmaya Daveti” başlıklı maddede ilk fıkra, “tahkikat ve sözlü yargılama” için duruşmaya davet edilir şeklinde değiştirilerek tahkikatın yanında sözlü yargılamaya da davet oluşturulmuştur. İkinci fıkraya ise davet edilip de özrü olmaksızın gelmeyen tarafın “tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi halinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir” ifadesi eklenmiştir.
- Madde 149: Maddenin “Ses ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla Duruşmanın İcrası” şeklindeki başlığı “Ses ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla veya Başka Yerde Duruşma İcrası” şeklinde değiştirilmiştir. İlk fıkrasında tarafların rızası olmak şartıyla ibaresi, “taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin” şeklinde değiştirilerek ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarında tarafların rızası yerine taraflardan birinin talebi aranmıştır. Ayrıca aynı fıkra hükmünün sonundaki “izin” verebilir ifadesi yerine “karar verebilir” ifadesi tercih edilmiştir. Ayrıca ikinci fıkra hükmüne “mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi üzerine” ifadesi eklenerek tanığın, bilirkişinin veya uzmanın aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine talep olmaksızın mahkemece resen karar verilebilmesi düzenlenmiştir. Son olarak 3 (üç) yeni fıkra ihdas edilmiştir. Şöyle ki;
- Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerde ilgililerin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine resen karar verebilir. (3. fıkra)
- Mahkeme, fiili engel veya güvenlik sebebiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına, yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun uygun görüşünü alarak karar verebilir. (4. fıkra)
- Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. (5. fıkra)
- Madde 177: Islahın zamanı ve şekli itibariyle mevcut 2. fıkra, 3. fıkra olarak düzenlenmiş ve yeni bir 2.fıkra hükmü getirilmiştir. Şöyle ki, “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”
- Madde 183/A: HMK kapsamında “Toplu Mahkemelerde Tahkikat” başlıklı yeni bir hüküm getirilmiştir. Şöyle ki,
- Dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilen delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de dâhil olmak üzere toplu mahkemenin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamaları heyet tarafından yerine getirilir ve karara bağlanır. (1. fıkra)
- Heyet, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın, tahkikat hâkimi olarak görevlendirilen bir üye tarafından yapılmasına karar verebilir. (2. fıkra )
- Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya davalarda mahkeme başkanı, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere, üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebilir. (3. fıkra )
- Mahkeme başkanı, mahkemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlar ve bu yolda uygun göreceği önlemleri alır. (4. fıkra )
- Madde 186: Sözlü yargılamaya ilişkin hükmü düzenleyen maddenin 1. fıkrası değiştirilmiştir. Şöyle ki; “Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada çer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.”
- Madde 206: İmza atamayanların durumunu düzenleyen maddenin 1. fıkrasındaki “imza atamayanlar” ifadesi “okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanlar” olarak değiştirilmiştir. Ayrıca yeni bir fıkra ihdas edilmiştir. Şöyle ki, “Okuma ve yazma bildiği halde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır.” Son olarak yeni düzenlemede 4. fıkra olarak belirlenen HMK m.206/3 hükmüne noterlerce düzenlenecek senetlerin yanında noterlerce onaylanacak senetler de eklenmiştir.
- Madde 215: “Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması” başlıklı maddenin başlığı “Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması ve Adi Senetlerin Üçüncü Kişiler İçin Hüküm İfade Etmesi” olarak değiştirilmiştir. Ayrıca yeni bir 2. fıkra ihdas edilmiştir. Şöyle ki, “Bir adi senet bakımından, kendisine ibraz olunduğu noter veya yetkili memur tarafından usulüne uygun olarak onaylanmış ise ibraz tarihi, resmi bir işleme konu olmuşsa işlem tarihi, imza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihi, imza edenlerden birinin imza etmesine fiilen imkân kalmamışsa bu imkânı ortadan kaldıran olayın meydana geldiği tarih üçüncü kişiler hakkında da hüküm ifade eder. Adi senette bahsedilen diğer senetlerin tarihleri, üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun kabul edildiği tarihte hüküm ifade eder.”
- Madde 222: Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması durumunu düzenleyen 223. maddenin 3. fıkrası hükmünde bulunan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” ifadesi “diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca aynı fıkraya “diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz” ifadesi eklenilerek ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılmasının koşulları ağırlaştırılmıştır.
- Madde 281: Bilirkişi raporuna karşı itiraz için 1. fıkradaki sürenin yetersizliğinin gündeme geldiği durumlar için 1. fıkraya yeni bir cümle eklenmiştir. Şöyle ki, “Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkansız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi halinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.”
- Madde 290: Keşfin yapılmasını düzenleyen madde 1. fıkra hükmüne keşfin yeri ve zamanının yanında “kapsamı” da eklenmiştir. Ayrıca 2. fıkraya son cümle olarak “ tutanağa, hakimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır.” ibaresi getirilmiştir.
- Madde 305/A: Beşinci Kısım İkinci Bölüm Başlığı “Hükmün Tashihi, Tavzihi ve Tamamlanması” şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca HMK kapsamında “Hükmün Tamamlanması” başlığıyla yeni bir madde getirilmiştir. Şöyle ki, “Taraflardan her biri, nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.”
- Madde 306: “Tavzih Talebi ve Usulü” başlığı “Tavzih ve Tamamlama Talebi ve Usulü” olarak değiştirilmiştir. Maddenin 1, 2 ve 3. fıkralarındaki tavzih ibarelerinin yanına “veya tamamlama” ifadesi eklenmiştir.
- Madde 310: Feragat ve kabulün zamanı ile ilgili olarak 2 yeni fıkra düzenlenmiştir. Şöyle ki,
- Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. (2. fıkra)
- Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. (3. fıkra)
- Madde 314: Sulh zamanaşımını düzenleyen maddeye iki yeni fıkra eklenmiştir. Şöyle ki,
- Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.
- Sulh dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.
- Madde 317: Dilekçelerin verilmesine ilişkin olarak davalıya bir defaya mahsus olmak üzere ve iki haftayı geçmemek üzere verilecek ek sürenin başlangıcı “cevap süresinin bitiminden itibaren” olarak belirlenmiştir
- Madde 323: Yargılama giderlerinin kapsamının düzenlendiği maddenin 1. fıkranın (a) bendine celse harcı yerine “başvurma harcı” getirilmiştir.
- Madde 331: Maddenin 2. fıkrasından gönderme kararı çıkartılarak sadece görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi durumları mahfuz bırakılmıştır.
- Madde 341: Maddenin 1. fıkrasında yapılan değişiklik ile istinaf yoluna başvurulabilecek ilk derece mahkemelerinin kararları aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
- Nihai kararlar
- İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.
- Madde 353: Duruşma yapılmadan verilebilecek kararların düzenlendiği maddenin 1. fıkrasının 6/a bendi değiştirilmiştir. Şöyle ki, “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması durumunda duruşma yapılmadan kesin olarak karar verilir.” 3. fıkra kapsamındaki değişiklik ise seçimlik durum ortaya koymaktadır. Şöyle ki, Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanabilecek nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra “başvurunun esastan reddine veya” yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir. Böylece yeniden esas hakkında karar verilmesini zorunlu gösteren eski hükme alternatif olarak başvurunun esastan reddi kararı da sunulmuştur.
- Madde 356: Maddenin “Duruşma Yapılmasına Karar Verilmesi” başlığı “Duruşma Yapılması ve Karar Verilmesi” şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca yeni bir fıkra ihdas edilmiştir. Şöyle ki, “Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dahil gerekli kararları verir.”
- Madde 358: Duruşmaya gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesini düzenleyen maddenin 1. fıkrasında duruşma gününe kadar ödenmesi gerekliliğine tabi olan giderin ödenmesi için iki haftadan az olmamak üzere verilecek kesin süre içinde ödenmesi yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca maddenin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Şöyle ki, “Belirlenen giderin, verilen kesin süre içinde yatırılmış olması kaydıyla, taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadıkları taktirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir. Belirlenen gider, süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, ön görülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hallerde başvuru reddedilir.”
- Madde 359: Maddenin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Şöyle ki, “Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.” Ayrıca 4. fıkra hükmünde yapılan değişiklikle temyizi kabil olmayan kararlar ilk derece mahkemesi tarafından, temyizi mümkün olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından “resen” tebliğe çıkarılır.
- Madde 362: Temyiz edilemeyen kararlar başlıklı maddenin 1. fıkrasının (b) bendine “kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar” hariç olmak üzere… şeklinde ekleme yapılarak istisnaların kapsamı genişletilmiştir. Ayrıca (c) bendi “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar” olarak değiştirilmiştir. Son olarak (g) bendi eklenmiştir. Şöyle ki, “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlara karşı da temyiz yoluna başvurulamaz.”
- Madde 391: İhtiyati tedbir kararını düzenleyen maddenin 3. fıkrası şu şekilde değiştirilmiştir. “İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhine ihtiyadi tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.”
- Madde 393: İhtiyati tedbir kararının uygulanması kapsamında önceki düzenleme kararın verildiği tarihten itibaren sürenin başlayacağını düzenlemekteyken yeni düzenlemeye göre, ihtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır.
- Madde 394: İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz durumunun düzenlendiği maddenin 2. fıkrasına yeni bir cümle eklenerek esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece kararın verileceği düzenlenmiştir.
- Madde 398: Eski halinde tek fıkradan müteşekkilken yeni düzenleme ile birlikte 9 fıkradan müteşekkil hale gelen madde, tedbire muhtelife uygulanacak cezayı düzenlemektedir. Şöyle ki,
- İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Görevli ve yetkili mahkeme, esas hakkındaki dava henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkemedir. (1. fıkra)
- Şikâyet olunana, şikâyet dilekçesi ile birlikte duruşma gün ve saatini bildiren davetiye gönderilir. Davetiyede, savunma ve delillerini duruşma gününe kadar bildirmesi ve duruşmaya gelmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar verileceği ihtar edilir. (2. fıkra)
- Mahkeme duruşmaya gelen şikâyet olunana, 5271 sayılı Kanunun 147 nci maddesinde belirtilen haklarını hatırlatarak savunmasını alır. (3. fıkra)
- Mahkeme, dosyadaki delilleri değerlendirerek gerekli araştırmayı yapar. Yargılama sonunda şikâyet olunanın ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymadığı veya tedbir kararına aykırı davrandığı tespit edilirse, birinci fıkra uyarınca disiplin hapsi ile cezalandırılmasına; aksi takdirde şikâyetin reddine karar verilir. (4. fıkra)
- Taraflar, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde karara itiraz edebilir. İtirazı, o yerde hükmü veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire; o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması hâlinde en yakın yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkeme inceler. (5. fıkra)
- İtiraz merci, bir hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. (6. fıkra)
- Bu madde uyarınca verilen disiplin hapsi kararları kesinleşmeden infaz edilemez. Kesinleşen kararların infazı Cumhuriyet başsavcılığınca yapılır. (7. fıkra)
- Tedbir kararına aykırı davranışın sona ermesi veya tedbir kararının gereğinin yerine getirilmesi ya da şikâyetten vazgeçilmesi hâlinde, dava ve bütün sonuçlarıyla beraber ceza düşer. (8. fıkra)
- Disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilemez. (9. fıkra)
- Madde 402: Delil tespiti talebi ve kararı kapsamında yeni bir fıkra düzenlenmiştir. Bu kapsamda, tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa resen tebliğ olunur.
- Madde 436: Hakem kararının şekli, içeriği ve saklanmasına ilişkin maddenin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Şöyle ki, “Hakem kararı, hakem kurulu başkanı veya ilgili tahkim kurumu tarafından taraflara bildirilir. Ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır.”
- Madde 440: Hakem ücretini ihtiva eden maddenin 5. fıkrası değiştirilmiştir. Şöyle ki önceki durumda “hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması hallerinde ek hakem ücreti ödenmez” hükmünün başına “aksi kararlaştırılmadıkça” ibaresi eklenerek ek hakem ücretinin taraflarca kararlaştırılabilmesine yönelik olarak düzenleme sağlanmıştır.
İşbu çalışma, sizlere bilgi ve faydalı olması amacı ile tavsiye maksadında; güncel yasal mevzuat düzenlemeleri esas alınarak hazırlanmıştır.
Bilgi için internet sitemizde yer alan irtibat numaralarımızdan bizler ile her zaman iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla,
Kılınç Hukuk & Danışmanlık
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Değerlendirilmesi Hakkında
Dava ve Uyuşmazlık Çözümü
Müvekkillerin yaşadıkları her türlü hukuki uyuşmazlığın kanuni yollardan çözümü için...