Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığı Aralık 2019 tarihinden itibaren gittikçe yayılan ve pandemi halini alarak Dünya çağında büyük bir krize sebep olan yeni Koronavirüs’ün sebep olduğu Covid-19 salgını, toplumların sağlığını olduğu kadar iş dünyasını da derinden etkilemiştir. Bu salgından en çok etkilenen sektör şüphesiz havacılık sektörü olmuş, ülkelerin peş peşe getirdiği uçuş yasakları nedeniyle yüzdece havayolu on binlerce uçağını yere indirmek zorunda kalmıştır.
Sivil havacılık tarihinde daha önce karşılaşılmamış bu kriz neticesinde şimdiden onarılması güç zararlar meydana gelmiştir. IATA’nın Şubat 2020 verilerine[1] göre, sektörün zararı 113 milyar dolar seviyesinde iken bu rakam Mart ayında 252 milyar dolara[2] erişmiştir. Salgının etkilerinin sona ermesi ayları ve belki de yılları bulacağı yönündeki öngörüler dikkate alındığında, sektörün karşı karşıya kalacağı zarar bu rakamın çok üzerinde olacaktır.
Sivil havacılık sektörü, her geçen gün katlanarak artan finansal zararı yanında, salgının yarattığı hukuki ihtilaflarla da baş etmek zorunda kalacaktır. Bu kapsamda her ne kadar; devletler ülkelerinin sivil havacılığını ayakta tutmak adına havayollarına gerekli desteği sağlasa da sektörün diğer oyuncularının birbiri arasında akdettiği sözleşmelerin akıbeti, kiralanan uçakların durumu başta olmak üzere pek çok sorun çözüm beklemektedir. Finansal olarak mevcut sıkıntılar yanında bu hukuki problemler de havayolu şirketleri ve sektörün diğer paydaşları için önemli bir sorun teşkil edecektir. Bu sorunları temel olarak şirketlerin yolcular ile, diğer sektör paydaşları ile ve işçileri ile yaşayacağı sorunlar olarak üç grupta toplamak mümkündür.
Yaşanacak hukuki ihtilafların başında iptal edilen seferlere bilet alan yolcuların biletlerini iptal ve iade etmeleri sorunu yer almaktadır. Bu kapsamda ülkemizde 03.12.2011 tarihli ve 28131 sayıl Resmi Gazete’de yayımlanan Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik (SHY-Yolcu) hükümleri geçerlidir. Bu Yönetmelik uyarınca Türk sivil havayolları yolcularına biletlerini ileri tarih ile iade, başka bir tarih ile değiştirme veya açık bilete çevirme opsiyonları sunulmaktadır. Yönetmelik kapsamında yolcular için tanınan tazminat hakkı Yönetmelik’in 6/4 madde hükmü uyarınca iptallerin sebebinin olağanüstü (beklenmeyen) hal olması nedeniyle talep edilemeyecektir. Bununla birlikte, Avrupa Komisyonu da 18.03.2020 tarihinde AB yolcularının uçuşlarının iptali sebebiyle sahip oldukları haklara ilişkin yayımladığı kılavuzda Avrupa Komisyonu’nun (EC) NO 261/2004 sayılı Regülasyonuna atıfta bulunarak yolcuların bilgilendirilme, tarih değişikliği, rota değişikliği, ücret iadesi, bakım / destek görme hakları hatırlatılmıştır.
Öte yandan, 25 Mart 2020 Tarihli ve 31079 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Havayolu ile Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik (SHY-Yolcu)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında, COVID-19 salgını nedeniyle; 5 Şubat 2020 tarihinden itibaren uçuşun iptal edilmesi durumunda, bu iptaller sebebiyle uçuşu icra eden veya etme taahhüdünde bulunan hava taşıma işletmesi Yönetmeliğin 8. maddesinde düzenlenen tazminat ödemelerinden, 9. maddesinde düzenlenen geri ödeme veya güzergah değişikliği yükümlülüklerinden ve 10. maddesinde yer alan hizmetlerin sunulması yükümlülüklerinden uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ay sonuna kadar muaf tutulmuştur.
Aynı yönetmelik hükümleri uyarınca, uçuşu iptal edilen yolcuya, hava taşıma işletmesinin boş koltuk durumuna bağlı olarak istediği bir tarih için bilette değişiklik yapma veya bileti açığa alma hakkı tanınmış olup yolcunun, açığa alınıp kullanılmayan biletin iadesini uçuş yasakları kalktıktan sonraki iki ayın sonrasında hava taşıma işletmesinden alabileceği düzenlenmiştir.
Havayollarının yolcu tarafında olduğu kadar paydaşları ile akdedilen sözleşmelerin ifası hakkında da hukuki ihtilaflar yaşaması hayli olası olup burada şirketlerin geleceğini ilgilendiren en önemli sözleşmeler, filoda bulunan uçak kira sözleşmeleri ve banka kredi sözleşmeleridir. Pek çok sayıda uçağın çalıştırılamaz olması havayollarının uçak kiralarını veya kredi borçlarını ödemekte zorlanmasına sebep olacağından, mevcut sigorta sözleşmelerinde bu olağanüstü hal nedeniyle ortaya çıkan zararları karşılayacak bir klozun yer almaması durumunda, havayolları sözleşmenin tabi olduğu hukuk sistemine bağlı olarak mücbir sebep nedeniyle aşırı ifa güçlüğü gerekçesine dayanarak ödeme yükümlülüğünde indirim, erteleme veya sözleşmenin sonlandırılması taleplerinde bulunabileceklerdir.
Son olarak, faaliyetlerini azaltan veya tamamen durduran ve bu nedenle büyük oranda zarar eden işverenlerin insan kaynağı yönetiminde yaşayacağı sıkıntılara değinmek gerekmektedir. Bu hususta işverenler ilk seçenek olarak çalışanlarının iş akdinin sonlandırılmasından önce alternatif çözüm arayışlarına yönelmekte olup bunların başında; çalışanların ücretsiz izne çıkarılması, idari ücretli izin verilmesi, ücret ödemelerinin mücbir sebep nedeniyle geciktirilmesi, evden çalışma uygulamaları gelmektedir. Ancak bu alternatif modellerin uygulanamadığı veya ilgili şirketlerce sürdürülebilir görülmediği durumlarda iş akdinin feshi gündeme gelmektedir. Önemle belirtmek isteriz ki; 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca işverenin iş akdini haklı sebeple feshedebilmesi için karantina gibi işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması gerekmektedir. Bu nedenle gelirlerin düşmesi ve hizmet kapasitesinin azalması tek başına iş akdinin feshi için haklı sebep teşkil etmeyecektir. Yine İş Kanunu ve Yargıtay, mücbir sebep nedeniyle ücretin geciktirilmesini mümkün kılmış ancak işçinin (mücbir sebep varlığına rağmen) geciken ücret karşısında çalışmaktan imtina etmesini işçi kusuru olarak görülmüştür. Bu durum işverene İş Kanunu’nun 25/2/h maddesi uyarınca iş akdini derhal feshetme hakkı vermektedir. İşçinin ücretsiz izne çıkarılması hususunda ise işverenin bu yönde karar alması ancak işçinin açık veya örtülü rızasına bağlanmıştır.
Bunun yanı sıra, Covid-19 salgını nedeniyle, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa geçici madde eklenerek kısa dönem çalışma ödeneği şartları kolaylaştırılmıştır. Buna göre; 30.06.2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, kısa çalışma için başvuru koşulu olan son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışma koşulunda yer alan süre 450 güne, kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün hizmet akdi şartı ise 60 güne indirilmiştir. Bu durumda, havayolları şirketleri de işveren olarak işbu maddeden yararlanabilecektir.
Sonuç olarak, yaşanan salgının ülkemiz ve uluslararası sivil havacılık sektöründe yaratacağı finansal kriz hiç kuşkusuz çok çeşitli hukuki ihtilaflara da sebep olacaktır. Ancak salgının etkilerinin henüz hissedildiği bu günlerde, devletlerin ve uluslararası organizasyonların destekleri pek çok hukuki sorunu ihtilafa dönüşmeden çözümlemeye yardımcı olacaktır.
[1] https://www.iata.org/en/iata-repository/publications/economic-reports/airlines-financial-monitor—feb-2020/
[2] https://www.iata.org/en/iata-repository/publications/economic-reports/third-impact-assessment/