Ara
Close this search box.
Ara
Close this search box.

,

Aralık 21, 2023

Anonim Şirketlerin Nama Yazılı Paylarının Devirlerinin Pay Sahipleri Sözleşmesiyle Kısıtlanması

Giriş

Anonim şirketler, pay sahipleriyle yalnızca sermaye temelinde ilişkiye giren, sermaye ortaklığı yapısını haiz ve kural olarak paylarının serbestçe el değiştirebilmesi esas olan şirketlerdir. 

Uygulamada, pay sahipleri arasındaki ilişkiye dair sair hususların da düzenlenmesini mümkün kılan pay sahipleri sözleşmesiyle (shareholders’ agreement, “SHA”) pay devrine ilişkin hak ve borçların tahsis edilmektedir.

Bu bağlamda, SHA’lerde pay devri kısıtlamaları kurgulanırken, ilgili hükümlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nda düzenlenen ve anonim şirket paylarının tedavül kolaylığını sağlamaya yönelik emredici hükümlerin göz önünde bulundurulması, pay sahipleri arasında düzenlenen devir kısıtlamalarının geçerliliğinin ve ne ölçüde ileri sürülebileceğinin değerlendirilmesi adına vazgeçilmezdir.

1. TTK Kapsamında Pay Devrinin Kısıtlanması

Anonim şirket paylarının devredilebilirliği esas olmakla birlikte, pay sahiplerinin ticari özgürlüğü ve şirketin iktisadi bağımsızlığının sağladığı menfaatlerin dengelenmesi adına, TTK’da pay devrinin kısıtlanabilmesini sağlayan ve bağlam olarak adlandırılan belirli hükümler tesis edilmiştir.

1.1. Kanuni Bağlam

TTK’nın 491. maddesi uyarınca, esas sözleşmede düzenlenmemiş olsa dahi, bedeli tamamen ödenmemiş payların miras paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icradan kaynaklananlar dışındaki pay devirleri, şirketin onayına tabidir. Şirket, devralanın ödeme yeterliliğinden şüphe etmesi ve talep ettiği teminatın verilmemiş olması hâlinde, onay talebini reddedebilir.

1.2. Esas Sözleşmesel Bağlam

TTK’nın 492 vd. maddelerinde düzenlendiği üzere şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi öne sürerek borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların devrine onay verilmesi talebini reddedebilir

Bağlam hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan önemli sebep, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığının korunabilmesi adına pay devrinin onayına ilişkin talebin reddedilmesini haklı kılacak sebep olarak nitelendirilmektedir.

Şirket paylarının;

  1. şirketin rakibi konumunda bulunan kişiler,
  2. şirketin faaliyet konusuna ilişkin özel nitelikli mevzuat uyarınca pay sahiplerinin haiz olması gereken birtakım özellikleri sağlamayan kişiler,
  3. şirketin devir sonucunda bağlı ortaklık veya iştirak hâline gelmesine sebep olacak ana şirketler veya
  4. -doktrinde tartışmalı olmakla birlikte- belirli bir aileye mensup olmayan kişiler

tarafından devralınması bağlam hükümlerinin uygulanabilmesini sağlayarak devir için şirket onayını zorunlu kılan önemli sebepler olarak değerlendirilmektedir. 

Onay talebini önemli sebep dolayısıyla reddine ilaveten, TTK’nın 493. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve “kaçış klozu” olarak adlandırılan hüküm uyarınca, esas sözleşmede öngörülmüş olunması kaydıyla, önemli sebep olarak nitelendirilebilecek bir durum söz konusu olmasa dahi şirketin payları gerçek değeriyle kendi veya başka bir kişinin hesabına almayı önererek onay talebini reddetmesi mümkündür.

Devre ilişkin onay talebinin bağlam hükümleri kapsamında reddedilmesi hâlinde, paya bağlı mülkiyet hakkı ve ikincil nitelikteki haklar devredende kalır; bir başka deyişle pay devri geçerli kabul edilmez.

2. SHA ile Pay Devrinin Kısıtlanması

Bağlam hükümlerinin ticari hayatın gerektirdiği devir kısıtlamaları mekanizmalarına kıyasla dar kapsamda kalması, ilgili mekanizmaların esas sözleşmeden bağımsız olarak, SHA’lerde düzenlenmesi sonucunu doğurmuştur. 

Her ne kadar esas sözleşmeler; şirket organları ve pay sahipleri gibi şirket paydaşlarının yanı sıra üçüncü kişileri de bağlayıcı nitelikleri göz önünde bulundurularak başta TTK olmak üzere mevzuatta katı kurallar çerçevesinde düzenlenmiş zaruri nitelikte sözleşmeler olsa da, esas sözleşmede düzenlenebilecek hususlar TTK ile sınırlı tutulduğundan pay sahipleri arasında SHA imzalanarak şirket nezdinde birtakım hususlar hüküm altına alınmak istenmektedir. Dolayısıyla SHA’ler; ticaret hukukunun esas sözleşmeye atfettiği üçüncü kişilere karşı ileri sürülme özelliğini haiz olmadığından, yalnızca SHA’e taraf pay sahipleri arasında hüküm doğurmakta, nispi nitelik taşımaktadır.

2.1. SHA ile Düzenlenen Pay Devri Kısıtlamaları

SHA’lerle düzenlenecek pay devri kısıtlamaları da sözleşme serbestisi doğrultusunda ve somut duruma uygun biçimde, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla ile belirlenebilir. Bununla birlikte, aşağıdaki hakların tesis edilmesiyle kurulan pay devri kısıtlamaları uygulamada en sık karşılaşılan yapılardır:

  1. Öncelik hakkı: Payların devredilmek istenmesi hâlinde öncelikli olarak hakkın tanındığı kişiye sunulmasıdır.
  2. Önalım hakkı: Payların devrine ilişkin olarak üçüncü bir kişiden teklif alınması veya üçüncü kişiyle anlaşılması hâlinde hak sahibinin payları tek taraflı beyanla devralmasıdır.
  3. Alım hakkı: Hak sahibinin belirli şartların gerçekleşmesi veya belirli bir zaman aralığında tek taraflı beyanla payları devralmasıdır.
  4. Satım hakkı: Hak sahibinin belirli şartların gerçekleşmesi veya belirli bir zaman aralığında tek taraflı beyanla paylarını satmasıdır.
  5. Satışa katılma hakkı: Payların devrine ilişkin üçüncü bir kişiden teklif alınması veya üçüncü kişiyle anlaşılması hâlinde hak sahibinin de kendi paylarını aynı koşullar altında bu satışa katmasıdır. 
  6. Satışa katım hakkı: Hak sahibinin paylarının devrine ilişkin üçüncü bir kişiden teklif alması veya üçüncü kişiyle anlaşması hâlinde hak borçlusunun paylarını aynı koşullar altında bu satışa katmasıdır.

SHA ile Düzenlenen Pay Devri Kısıtlamalarının Geçerliliği

Esas sözleşme TTK kapsamında korunan ve ilan özelliğinden dolayı üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilen bir sözleşme tipi olmasına rağmen SHA’lerin nispi niteliği, ihtiva ettiği hükümlerin yalnızca taraflarını bağlaması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, SHA ile düzenlenen pay devri kısıtlamalarının üçüncü kişilere karşı öne sürülebilmesi için esas sözleşmeye yansıtılması zorunludur.

Bununla birlikte esas sözleşmede yer verilebilecek pay devri kısıtlamaları, TTK’da belirlenen bağlam hükümlerinin sınırlarını aşamayacaktır. Bu hükümleri aşacak devir kısıtlamalarının TTK’nın emredici hükümlerine aykırılık teşkil edecek olması sebebiyle üçüncü kişiler bakımından sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla, bağlam hükümlerini aşan devir kısıtlamaları -herhangi bir yolla esas sözleşmeye işlenebilmiş olsa dahi- tesis ettiği hükümlere aykırı yapılan devrin geçerliliğine halel getirmeyecek, yalnızca SHA tarafları nazarında borçlar hukuku kapsamında tazmin yükümlülüğü doğuracaktır.

Sonuç

Anonim şirketlerin paylarının serbestçe devredilebilmesi esasken, şirketin ekonomik bağımsızlığının korunabilmesi ve işletme konusunun gerçekleştirilebilmesi adına bu esasa istisna getirilerek bağlam hükümleri tesis edilmiştir. Ancak, uygulamada esas sözleşmelerin katı sınırlarını aşacak pay devri kısıtlamaları SHA’ler ile düzenlenmektedir. Bununla birlikte, SHA’ler ile sözleşme serbestisi doğrultusunda esas sözleşmeye kıyasen daha kapsamlı kısıtlamalar belirlenmesi mümkünken, ilgili kısıtlamaların yalnızca tarafları bağlayıcı nitelikte olması sebebiyle amaçlanan korumanın kesin nitelikte sağlanamayacağı, sadece ilgili kısıtlamalara aykırı hareket eden tarafın borçlar hukuku kapsamında sorumlu tutulabileceğini belirtmekte fayda mevcuttur.

Yazarlar

Demet Akçaalan

Demet Özkahraman

Kıdemli Avukat

Alptekin Dayı

Alptekin Dayı

Avukat