I. GİRİŞ
Türk hukuk sisteminde sermaye şirketlerinin yapısı gereği özünde ortak bir amaca ulaşmak üzere pay sahipleri arasında bir iş birliği bulunmaktadır. Anonim şirketlerde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”)’nun emredici düzenlemeleri nedeniyle pay sahibinin şirkete karşı ödemeyi taahhüt ettiği sermaye payı dışında bir borç altına sokulması kural olarak mümkün değildir. İşte, pay sahibinin şirkete karşı olan sermaye koyma borcu, “tek borç ilkesi” adı altında nitelendirilmektedir. Bu makalede anonim şirketler özelinde düzenlenen pay sahiplerinin tek borç ilkesi ele alınmaktadır.
II. ANONİM ŞİRKETE SERMAYE KOYMA BORCU VE TEK BORÇ İLKESİ
A. Genel Olarak
Kural olarak belirtmek gerekir ki pay sahiplerinin anonim şirkete karşı tek borcu taahhüt ettiği sermaye payından kaynaklanmaktadır. TTK madde 329 fıkra 2 uyarınca pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. TTK madde 335’e göre kuruluşta pay sahipleri esas sözleşmede sermayenin tamamını ödemeyi şartsız olarak taahhüt ederler. Anonim ortaklıkta pay sahipleri taahhüt altına girdikleri sermaye payları kadar sorumlu bulunduklarından şirket borçlarından ötürü pay sahiplerine başvurulamaz. Taahhüt edilen sermaye borcunun usulüne uygun olarak yerine getiren pay sahibinin şirkete karşı başka sorumluluğu kalmaz. İşbu durum ise “tek borç ilkesi” olarak adlandırılır. TTK madde 480 hükmü uyarınca ise kanunda öngörülen istisnalar dışında esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler temelde bir anonim şirket pay sahibinin kendi rızası dışında taahhüt ettiği sermaye miktarının ve dolayısıyla sorumluluğunun artırılamayacağını ortaya koymaktadır. Belirtmek gerekir ki burada düzenlenen tek borç ilkesi, ortaklık ve pay sahibi ilişkisi açısından düzenlenen bir ilke olup, pay sahibinin ortaklığa olan borcunu hüküm altına almaktadır. Dolayısıyla taahhüt ettikleri sermaye borcunu ödeyen pay sahiplerine ek bir yükümlülük yüklenmesi mümkün olmamaktadır. Bu ilke gereğince anonim ortaklığın temel düzeni ve ortakların şirkete karşı olarak taahhütleri emredici nitelikte bir zemine oturtulmuştur.
Nitekim TTK madde 447 hükmü değerlendirildiğinde anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan genel kurul kararlarının kesin hükümsüzlükle batıl olacağı vurgulanmıştır. Böylece ne kuruluş aşamasındaki esas sözleşme ile ne de alınacak bir genel kurul kararı ile pay sahibinin “tek borç ilkesi” ne aykırı bir düzenleme yapılması mümkün olmayacaktır.
Diğer yandan, pay sahiplerinin kendi aralarında yapacakları bir sözleşme ile yalnızca kendilerini bağlayacak nitelikte ve birbirlerine karşı çeşitli taahhütlerde bulunmaları ve bu yolla çeşitli borç altına girmeleri sözleşme serbestisi ilkesi gereğince tek borç ilkesinin ihlali anlamına gelmeyecektir. Pay sahipleri arasında yapılan bu tür nitelikteki sözleşmelerin ihlali durumunda borçlar hukukuna ilişkin yaptırımlar uygulanacaktır.
Pay sahiplerinin anonim şirkete ne şekilde sermaye koyabileceği TTK’da açıkça düzenlenmiştir. Bu anlamda ortaklar, nakden ödeyebilecekleri bir sermayeyi para birimi olarak nakdi şekilde taahhüt edebilecekleri gibi üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak da taahhüt edebilirler.
Anonim şirkete sermaye olarak nakit para getirmek isteyen pay sahipleri, TTK madde 339/2-j uyarınca sermaye olarak getirmeyi taahhüt ettikleri tutarı Türk lirası veya yabancı ülke parası cinsinden esas sözleşmeye yazarak sermaye taahhüdünde bulunmuş olurlar ve kural olarak bu anda taahhütleriyle bağlanırlar.
TTK madde 344’e göre nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az %25’i şirketin tescilinden önce, kalan kısım da tescili izleyen 24 ay içinde ödenir.
Belirtmek gerekir ki TTK madde 342 uyarınca hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar veya vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağını belirtmiştir. Bu durum ile sermayenin korunması ilkesi güvence altına alınmıştır.[1]
B. Tek Borç İlkesinin İstisnaları
Anonim şirketlerde tek borç ilkesinin kanuni tek istisnasını ikincil (tali) yükümlülükler oluşturmaktadır. TTK madde 480 fıkra 4 hükmü gereğince “Pay devirlerinin şirketin onayına bağlı olduğu hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçtan başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin nitelik ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabilir.”
Buna göre anonim şirketlerde payların devrinin şirketin onayına bağlı olduğu durumlarda pay sahibine yüklenebilecek ikincil yükümlülüklerin konusu para olmayan ve dönemsel nitelik taşıyan edimleri içermesi gerekir. İkincil yükümlülükler esasen anonim şirketi belli ölçüde kooperatif özelliğine büründürmekte ise de sonucu itibariyle sınırlı tutulmuş olması, konusu para olmayan ve dönemsel nitelik taşıyan edimleri içermesi karşısında hem şirket hem de pay sahibi yararına sonuçlar doğurabilmektedir.
İkincil yükümlülüklerin kuruluşta veya sonradan yapılacak esas sözleşme değişikliği yoluyla mutlaka esas sözleşmede yer alması gerekmektedir. Sonradan yapılan esas sözleşme değişikliğinde ise tüm pay sahiplerinin onayı gerekmektedir. Bunun dışında tek borç ilkesinin emredici karakteri nedeniyle pay sahiplerine esas sözleşme ile ek yükümlülükler getirilemez.
Müstakar Yargıtay İçtihatları ile düzenlendiği üzere pay sahiplerine dürüstlük kuralını aşacak şekilde sadakat yükümlülüğü yüklemek tek borç ilkesine aykırılık oluşturur. Bu itibarla anonim şirketlerde pay sahipleri dürüstlük kuralı çerçevesinde bir araya gelme amacının gerçekleşmesini engellememeli ve amaca zarar verici hareketlerden kaçınmalıdır. Bu kapsamda sadakat yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle zararın oluşması hâlinde yükümlülüğe aykırı davranan pay sahibi aleyhine genel hükümlere dayanılarak tazminat talebinde bulunulabilecektir.
İlaveten belirtmek gerekir ki anonim şirketlerde pay sahibinin sermaye koyma borcu, şirketin sona ermesi veya tasfiyeye girmesiyle ortadan kalkmaz. Aynı şekilde pay sahipleri tarafından şirkete getirilen sermayenin sonradan kendilerine iade edilmesi de mümkün değildir. Anonim şirket, sermayenin bir kısmına ihtiyaç duymasa bile bu kısım kural olarak pay sahiplerine iade edilemez. Bu kısmın pay sahiplerine dağıtılması veya ödenmemiş kısımların istenilmesinden vazgeçilmesi ancak sermaye azaltılması yoluyla veya tasfiye payına ilişkin hükümlerle söz konusu olabilir.
III. SONUÇ OLARAK
Sermaye şirketlerinden olan anonim şirketin temel özelliği, pay sahipleri tarafından taahhüt edilmiş olan sermayelerin şirkete ödenmesi ile oluşan varlığın ticari amaçla kullanılmasıdır. TTK madde 480’de düzenlenen tek borç ilkesi gereğince, kanunda öngörülen istisnalar dışında pay sahibinin kendi rızası dışında taahhüdü ve sorumluluğu arttırılamaz. Tek borç ilkesi ile anonim şirketin bir sermaye şirketi olmasının sonucu olarak pay sahiplerinin sorumlu olduğu miktarı bilerek güven içinde ortaklığa katılmaları ve ileride bir zarar ortaya çıkması halinde mal varlıkları ile sınırsız bir sorumlu olmadıklarını bilmeleri açısından oldukça önemlidir. Bu anlamda şirket pay sahiplerinin hem esas sözleşme ile hem de pay sahipleri sözleşmesi ile düzenlenen taahhüt ve yükümlülüklerinin çok dikkatli bir şekilde belirlenmesi son derece önem arz etmektedir.
[1] Şener, s.110