Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (“Teklif”), 02.03.2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (“TBMM”) Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.
Bu doğrultuda; 42 maddelik Teklif’in 41 maddesi kanunlaşmış olup Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun”), 12.03.2024 tarihli ve 32487 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Kanun ile tesis edilen değişikliklere dair açıklamalarımızı aşağıda dikkatinize sunarız.
A. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) ile öngörülen sürelerin medeni usul hukukundaki sürelere uyumunun sağlanması ve bu sayede hak arama yollarının kullanılmasında olası hak kayıplarının önlenmesi hedeflenerek kanun yollarına ilişkin başvuru sürelerine yönelik değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda;
- İİK’da daha önce gün olarak belirlenen kanun yoluna başvuru süreleri hafta olarak belirlenerek hafta olarak belirlenen sürenin başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde biteceği düzenlenmiştir.
- İstinaf ve temyiz yoluna başvurulabilen kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
B. 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”), Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca birtakım değişiklikler yapılmasına karar verilmiştir. Bu değişiklilerin temel amacı Anayasa’nın mezkûr maddelerine aykırı olması sebebi ile Anayasa Mahkemesi tarafından iptal gerekçeleri uyarınca aşağıdaki değişikler yapılmıştır:
- Yeni ekleme ile birlikte, bireylerin özgürlüklerinin cezai sebeplerle sınırlandırılması süreci değişikliğe uğramış olup artık cezaevi koşullarında bulunmak, doğrudan bir kısıtlama sebebi olarak kabul edilmemektedir. Erginlerin karar verme yani irade yeteneği göz önünde bulundurularak, kesinleşmiş hapis cezalarının yerine getirilmesi sürecindeki kısıtlanması durumu bireyin kendi tercihine bırakılmaktadır. Bununla birlikte, toplamda beş yıl veya daha uzun süreli kesinleşmiş hapis cezalarının uygulanması durumunda, hükümlünün kısıtlanması, kişinin veya malvarlığının korunması ilkesine dayandırılarak, bu konuda bir vesayet organına takdir yetkisi tanınmaktadır. Yapılan düzenleme, kesinleşmiş hapis cezasını çeken yetişkin bireylerin, ceza infaz kurumlarındaki durumlarının, isterlerse kısıtlama kararı alınmasını veya kendilerine bir kayyım atanmasını talep edebilecekleri bir sistemi öngörmektedir. Beş yıl veya daha fazla süreli hapis cezası çeken bir erginin durumu, vasi atanması talep edilmese bile, cezanın infazından sorumlu kurum tarafından hemen vesayet organına bildirilecek ve vesayet organı, kişisel veya malvarlığının korunması açısından gerekli gördüğü takdirde, birey üzerinde kısıtlamalar uygulayabilmesi söz konusu olacaktır.
- Yapılan değişiklikle birlikte akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle aranan sağlık kurulu raporunun tanziminde TMK’nın 436. maddesindeki usul ve esasların uygulanmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda mezkûr maddede değişiklik yapılmıştır. Değişikle birlikte esasında hekim ön raporu ile kişinin sağlık kuruluşuna yatırılmasını öngörmüş olan düzenlemenin bireyin özgürlüğü ve güvenliği hakkında bireye aşırı külfet yüklemesi sebebi ile bir itiraz mekanizması düzenlemiştir. Buna göre resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla gerektiğinde kişinin, hekim ön raporu üzerine en fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirilebileceği, yerleştirme kararının derhal ilgiliye ve yakınlarına bildirileceği, ilgili ve yakınlarının bu karara karşı bildirimden itibaren on gün içinde denetim makamına itiraz edebileceği ve nihayetinde itirazın denetim makamınca ivedilikle karara bağlanacağı hükme bağlanmaktadır.
- Vesayet sisteminin kaldırılmasına ilişkin hükümlerde değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklere göre, hukuka uygun bir şekilde hapis cezasının sona ermesi durumunda vesayetin otomatik olarak kalkacağı belirlenmiştir. Ayrıca, hapis durumu devam ederken bile vesayetin sonlandırılması mümkün olabilecektir. Beş yıldan az süreyle hapis cezasına çarptırılanların, bu cezanın yerine getirilmesiyle ilgili kısıtlamaların kaldırılması için talepte bulunmaları gerekmektedir; beş yıl veya daha uzun süre hapis cezası alanlar için ise, kişilik haklarının veya malvarlığının korunması gerekçesi ortadan kalktığında vesayetin sonlandırılması istenebilecektir.
C. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (“TCK”)’nda Yapılan Değişiklikler
TCK ve CMK’de yapılan son değişiklikler, yargılanma süreçlerinde ve ceza uygulamalarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Özellikle, şikâyete bağlı suçlarda zamanaşımı sürelerinin ve ön ödeme mekanizmalarının yeniden düzenlenmesi, ceza adalet sisteminin işleyişinde önemli bir evrimi beraberinde getirmiştir. Bu değişiklikler, suç işlenme tarihinden itibaren geçerli olan şikâyet sürelerini belirginleştirirken, ön ödeme cezalarının miktarlarını ve kapsamını genişletmiştir. Ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile ilgili yeni düzenlemeler, yargı süreçlerinin daha etkin ve adil bir biçimde yürütülmesini sağlamayı hedeflemektedir. Bu kapsamlı reformlar, ceza hukukunda adil ve tutarlı bir çerçeve oluşturarak toplumda güvenin artmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Kanun ile ceza kanunlarında yapılan değişiklikler aşağıdaki gibidir:
- TCK’da adli para cezalarının düzenlendiği 52. maddede yapılması planlanan değişiklik ile kanun kapsamında uygulanacak adli para cezalarının bir gün karşılığı, alt sınır 100 Türk lirası, üst sınır ise 500 Türk lirası olarak değiştirilmiştir.
- TCK’nın 220. maddesinin altıncı fıkrasının Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli, 2023/132E., 2023/183K. sayılı ilamı sebebi ile iptal edilmesi sonucunda örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç ileme fiilinin, TCK’nın 220. maddesinin altıncı fıkrası ile TCK’nın “Silahlı Örgüt” kenar başlıklı 314. maddesinde müstakil suç olarak düzenlemesi ve örgüt adına suç işleyen kişi hakkında hem örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemesi hem de işlediği fiilin oluşturduğu suç nedeniyle ceza verilmesi öngörülmüştür.
- CMK’nın 141. maddesi kapsamında tazminat isteminde bulunabilecek kişilere, adli kontrol işlemine karşı başvuru imkanlarından yararlanamayan kişiler de eklenmiştir. Ayrıca, tazminat isteminin sonucuna karşı beyan ve itiraz süresi 2 hafta olarak değiştirilmiştir.
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) kurumunun düzenlendiği CMK’nın 231. maddesinde bazı değişikliklerin yapılması öngörülmektedir. Buna göre; HAGB kararıyla birlikte verilen müsadere kararının hukuki sonuçlarının uygulanacağı düzenlenerek müsadereye ilişkin hükümler HAGB’den hariç tutulmuştur.
- CMK’nın 247. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen üçüncü fıkrası yeniden düzenlenerek kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabileceği, ancak daha önce sorgusu yapılmamış ise mahkûmiyet ve ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.
- Ek olarak, itiraz üzerine hükmü veren mahkemece dosyanın, o yerde birden fazla asliye ceza mahkemesi bulunması halinde tevzi kriterlerine göre belirlenenerek asliye ceza mahkemesine gönderileceği ve bu mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunacağı kararlaştırılmıştır. Tek asliye ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde ise, aynı mahkemede yetkili başka bir hakim varsa bu hakim tarafından; aksi halde adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanınca görevlendirilen hakim tarafından duruşma açılacağı ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunacağı belirlenmiştir.
- Ceza yargılaması usulüne ilişkin değişiklikler kapsamında istinafa başvurma süresinde değişiklik yapılmış ve istinafa başvurmak için öngörülen 7 günlük süre, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren 2 hafta olarak güncellenerek kişinin yokluğunda sürenin başlamasına ilişkin hüküm yürürlükten kaldırılmıştır.
- Temyiz istemine ilişkin, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün olarak öngörülen süre, hükmün hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren 2 haftaya çıkarılmıştır.
D. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
TCK’nın 220. maddesinin altıncı fıkrası ile TCK’nın “Silahlı Örgüt” kenar başlıklı 314. maddesinde yapılan değişikliklere istinaden 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin beşinci fıkrasında düzenleme yapılmıştır. Böylece TCK’nin 220. maddesinin altıncı fıkrasına yapılan atıf bakımından uyum düzenlemesi yapılmıştır.
E. 6384 Sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun (“6384 s. Kanun”)’da Yapılan Değişiklikler
6384 s. Kanun’un adı ve amacı değiştirilmek suretiyle kapsamı genişletilmiştir. Bu kapsamda, 6384 s. Kanun’un yeni ismi “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun” olmuş ve ilgili komisyonun usul ve esasları belirlenmiştir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmek için öncelikle tüm adli ve idari başvuru yollarının kullanılmış olması gerekiyor. Ancak, yargı süreçlerinin makul bir sürede sonuçlanmaması gibi durumlarda, doğrudan Anayasa Mahkemesine başvuru yapma imkanı bulunuyor. 31.07.2018’den itibaren, makul sürede yargılanma hakkının ihlali ve mahkeme kararlarının geç ya da eksik icra edilmesi gibi durumlar için, başvuruların Anayasa Mahkemesi’nde değil, özel bir komisyon tarafından değerlendirilmesi sağlanmıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemenin yeterli olmadığını ve etkili bir başvuru yolunun oluşturulması gerektiğini vurgulamıştır. 09.03.2023’ten sonra yapılan düzenlemeyle, bu tür başvuruların komisyon tarafından değerlendirilmesi genişletilmiş, ancak Anayasa Mahkemesi bu değişikliğin de yeterli olmadığını belirterek, ilgili başvuruların düşürülmesine karar vermiştir. Bu düzenlemeler, uzun yargılama süreçlerinden kaynaklanan ihlaller için daha erişilebilir ve hızlı bir başvuru yolunun oluşturulmasını amaçlamakta, ayrıca bazı tazminat taleplerinin hızla sonuçlandırılmasına imkân tanımaktadır. Amaç ve kapsama ilişkin düzenlemeler bunlardan ibarettir.
- Yapılan değişiklerle birlikte yapılan giderlerin Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanması ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yetkisinin komisyona verilmesi öngörülmüştür.
- Yeni düzenlemelere göre, Tazminat Komisyonuna yapılan başvuruların usulleri güncellenmiştir. Bu kapsamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunan kişilerin, komisyona nasıl ve ne zaman başvuracaklarına dair detaylar 5. madde altında yeniden yapılandırılmıştır. Artık, başvurular elektronik ortamda da yapılabilecek şekilde genişletilmiş, bu yöntemle yapılan başvuruların nasıl olacağına dair kurallar ve detaylar Bakanlık tarafından belirlenecektir. Bu değişiklikle, müracaat süreci daha esnek hale getirilerek erişim kolaylığı artırılmıştır.
- 6384 s. Kanun’a geçici bir madde eklenerek, ceza hukuku ve özel hukuk ile idare hukuku kapsamında yapılan yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmaması iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların, belirli koşullar altında Komisyon tarafından incelenmesine imkân tanınmaktadır. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin başvuru yollarının tüketilmemesi veya incelemenin sürdürülmesini gerektirecek bir neden olmaması sebebiyle kabul edilemezlik veya düşme kararı verdiği başvuruları kapsar. Anayasa Mahkemesi, etkili bir başvuru yolunun oluşturulduğunu belirterek, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarını bu yeni düzenleme sonrası inceleyeceğini ifade etmiştir. Ayrıca, bu kararla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine doğrudan başvuru yapma imkânı da tanınmıştır. Maddenin diğer fıkralarında, bu müracaatların incelenmesine ilişkin usul hükümleri ve Komisyon’un iş yükü dengesini sağlamak amacıyla ilave heyetler oluşturulabilmesine olanak sağlanmaktadır.
F. 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”)’nda Yapılan Değişiklikler
KVKK’nın Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (“GDPR”) uyumlu hale getirilmesi hedeflenerek özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları ile yurt dışına aktarımına ilişkin hükümlerde değişiklik yapılmıştır. Bu kapsamda;
- Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinin yasak olduğuna dair hüküm muhafaza edilmekle ilgili kişinin açık rızasının olması, kanunlarda açıkça öngörülmesi, rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin, kendisinin veya başkasının hayatı, beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, ilgili kişinin alenileştirdiği kişisel verilere ilişkin ve alenileştirme iradesine uygun olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için zorunlu olması, sır saklama yükümlülüğü altındaki kişiler veya yetkili kuruluşlarca kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetimi ve finansmanı amacıyla gerekli olması, istihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve sosyal yardım alan hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için zorunlu olması gibi durumlarda kişisel verilerin işlenebileceği haller sayılmıştır.
- Kişisel verilerin, kişisel verilerin işlenme şartları ile özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartlarından birinin varlığı ve aktarımın yapılacağı ülkenin uluslararası kuruluş veya ülke içerisindeki sektörler hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilecek yeterlilik kararı bulunması halinde veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından yurt dışına aktarılabileceği düzenlenmiştir.
- Yeterlilik kararı hakkında usul ve esaslar belirlenmiştir.
- Kişisel verilerin, yeterlilik kararının bulunmaması durumunda, kişisel verilerin işlenme şartları ile özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartlarından birinin varlığı, ilgili kişinin aktarımın yapılacağı ülkede de haklarını kullanma ve etkili kanun yollarına başvurma imkanının bulunması ve düzenlemede belirtilen güvencelerden birinin taraflarca sağlanması halinde yurt dışına aktarılabileceği düzenlenmiştir.
- Veri Sorumluları Sicili’ne kayıt ve bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde uygulanacak idari para cezası yaptırımı tutarı artırılmıştır.
G. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (“5510 s. Kanun”)’nda Yapılan Değişiklikler
- 5510 s. Kanun’un ek 18. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5510 s. Kanun ve diğer ilgili düzenlemeler doğrultusunda maaş veya gelir alımı sağlayan kişilere, eğer bayram ayında maaş ya da gelir almaya hak kazanıyorlarsa, Ramazan ve Kurban Bayramlarında verilen 2000 TL tutarındaki bayram ikramiyesinin 3000 TL’ye çıkarılması kararlaştırılmıştır.
Teklif metninde yer alan, 659 Sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapılarak vekalet ücretlerinin dağıtım yöntemine yenilik getirilmesini öngören madde, TBMM Adalet Komisyonu’nun 21.02.2024 tarihli kararıyla reddedilmiş olup söz konusu değişiklik kanunlaşmamıştır.
Saygılarımızla,
Kılınç Hukuk & Danışmanlık